Her gün başka bir yöntemle karşımıza çıkan dolandırıcılık, yolsuzluk, rüşvet ve stokçuluk gibi haberleri okudukça kendime şu soruyu sormadan edemedim: Aldığımız eğitim ya da aileden edindiğimiz ahlak kuralları yetersiz mi kalıyor?
Ama başka bir haber okuyunca sorunun “eğitim” ile ilgili kısmında daha düşünmeme neden oldu.
Kanser olan bir kişi, ünlü ve tavsiye edilen çok iyi bir doktora yönlendiriliyor. Doktor, aileden bütün tedavi sürecinin parasını peşin istiyor. Babası da durumları olmadığını söyleyince “hastayı kaybedersek paranın yüzde 30’unu iade ederiz sorun değil!” diyor.
Ahlak, vicdan, merhamet gibi kavramların eğitim ile alakalı olmadığına dair bir bilinç geliştirdi bende. Aileler, çoğunlukla çocuklarından garanti olabilecek meslek gruplarından eğitimi tavsiye ederler. Ama anne-babalar sanki bir şeyleri yok syarak bunları isterler; ahlak ve vicdan
Ahlaksız bir doktor, avukat, öğretmen, savcı ya da devlet kurumlarında iyi pozisyonlarda olan birçok kişinin yaptıkları önümüze her düştüğünde eksik olanı anlıyoruz da; ”ye kürküm ye” demekten kendimizi alamıyoruz.
Örneğin geçtiğimiz günlerde Diyarbakır’da eğitim alanında ortaya atılan ciddi iddialar karşılık buldu mu bilmiyoruz.
İddiaların muhatapları çocuklarımızı teslim ettiğimiz eğitim kurumlarının başındakiler, bir diğer muhatap ise adalet kurumu.
Soralım kendi kendimize; Bugün toplumdaki kirlenmişlikleri en üst seviyede idare edip devamlılık ve hatta bir sistem haline getiren eğitimli insanlar değil mi?
Sağlığı, eğitimi ticari kurumlar haline getirerek fırsat eşitliğini ortadan kaldıran bu yoksunluk değil mi?
Bugün iyi insan olma kriterleri, “güzel ev/ler, araba/lar sahibi olmak. Toplumdaki konuşma önceliğiniz “akıl” esasından çok; ahlaki değerlerini hiçe sayarak mal edinme üzerine kurulu.
Bunu yapan ne tek başına eğitim sistemi ne de aile yapısıdır.
Toplumsal bozulmanın önünü açan ahlaki bilinçten çok mülkü öne alan “mubah” sayma anlayışı değil de nedir?
Masum insanları sömüren, geleceklerini çalan, toplum vicdanını yaralayan kararları çok eğitimli insanların tercih öncelikleri belirliyor.
Tek suçlu mesleklerini kötüye kullanan bu insanlar mı?
Şimdi şu soruyu soralım kendimize; Okullarda verilen eğitim mi ailede verilen eğitim mi daha değerli?
Kendi hayat başarısızlıklarını çocukları üzerinden çıkarmaya çalışan, çocuğu doktor olunca sevinen ama oto tamirci olunca yerin dibine giren, hayatta ki tek başarıyı iyi insan olmak olarak değil de iyi araba, iyi ev olarak gören ailelerin hiç mi suçu yok?
“Domuzdan ne koparırsak kârdır” mantığıyla, rüşvet almayana enayi, adam kayırmayana nankör gözü ile biz bakmıyor muyuz?
Cebine giren para kadar adamsın, bindiğin araba kadar itibarın var, oturduğun semt kadar gözdesin.
Ve dönüp televizyonlarda ahlak ortalaması yerlerde sürünen dizilere bir bakın belki ne dediğimi daha iyi anlarsınız.