Muhalefetten gelen, ülkesi için yararlı olabilecek önerileri tereddütsüz uygulaması, yaptığı atamalarda partisinde ya da özel yakın çevresinde bulunan hiç kimseyi kayırmaması…. Merkel, kendisi gibi düşünsün, düşünmesin, herkesi dinlemesi, onun başarılı şekilde yol almasında önemli olmuş ve etkenlerin başında gelmiştir…
Sade Bir Yaşam
On sekiz yıllık iktidarı boyunca, Avrupa’nın en iddialı, en büyük, en etkili ülke ve o ülkeyi en başarılı biçimde yöneten Başbakanı olmasına karşın, ne özel uçaklarla seyahat etmiş, ne yatları, ne katları olmuş, ne saraylarda oturmuş, ne de öyle sözü edilecek bir varlığa sahip olmuştur. Başbakan olmadan önce hangi evde oturmuşsa, Başbakanlığı döneminde de, aynı evde oturmaya devam etmiş, çevresinde yüzlerce koruma olmaksızın kendisi, alış verişe gitmek suretiyle yaşamını sürdürmüştür.
"Eski bir Doğu Alman" olarak, geldiği ve yetiştiği yeri, konumu, şartları, o yıllarda zaman zaman karşılaştığı yoklukları, yoksullukları ve darlıkları hiç bir zaman unutmamış ve o nedenle de lüksten, şatafattan, ihtişamdan ve israftan alabildiğine kaçınmıştır. Yaşamı ve Başbakanlık dönemi, bu özelliklerini yeteri kadar, bütün açıklığı ile göstermeye yetecek türden olmuştur.
Ona oy veren, vermeyen, siyasetle ilgili, ilgisiz, deyim yerindeyse, "sokaktaki insan” dahil olmak üzere, alkış tufanına katılmış... Dakikalarca... Yürekten... Herhangi bir hesap yapmadan... "Tarafsız yönetim, beceri, yeterlik ve dürüstlük" adına… Hiç kimseyi ötekileştirmeden, dışlamadan, herkesi kucaklamak" adına... Bir de ülkemizdeki manzaraya bakalım. Kendisinin görüşlerini beğenmeyen karşısındakini ve muhalifini bir kenara iterek “şeytanlaştıran” bir politika ve particilik zihniyet… Basın ve TV’lerden uzaklaştırılan ve kendilerine ambargo konulan bir parti… O partiye oy vermiş 6 milyon insan kitlesi… Ve bu insanları, terörist ilan eden particilik anlayışı… Kin, öç ve öfke seli…
Bir kişi, kuşkusuz tarihi değiştiremez. Ama bir değişime katkıda bulur. Örnek alınacak yaşamıyla öyle bir katkıda bulunur ki, değişim kendiliğinden meydana gelir.
Ülkede, böylesine yurt sever ve ahlakı düzgün bir insanın yaşamı ve politik tavrı örnek alınması gerekirken, ondan sonra idareye gelecekler, bizim ülkeyle ilgili ne tür hesap peşinde ve ne tür eylemlerde bulunacaklardır telaş ve endişesi içindedirler... Kuzu can derdinde kasap et derdinde… Klişelerle ve sloganlarla bir ülke asla idare edilemez…
Bilim ve teknik, onu yaratan kültürden, dilden ve müesseselerden tecrit edilerek alınamaz, zira bilim ve teknik, onu yaratan lisanla, ruhla ve zihin kudretiyle bir bütündür. Bu bütünü bütün ayrıntılarıyla kavramadığınız müddetçe, onun özüne nüfuz edemediğiniz müddetçe onu kendinize mal edemezsiniz vesselam… (BİTTİ)