Sevgili okurlarım; toplum olarak zor günler geçiriyoruz. Önceleri herkes farklı gemilerin yolcusu olduklarını dile getiriyordu. Ki ben öyle olduğumuzu düşünmüyorum ama öyle düşünen arkadaşlarımız için şunu söyleyebilirim. Bundan böyle;
Öğrencisiyle, öğretmeniyle,
İşçisiyle, memuruyla,
Üreticisiyle tüketicisiyle, artık aynı geminin yolcusu olduğumuzu bilmenizi istiyorum. Size karışmayan yılanlar bavulunu alıp gitti. Böylelikle bir atasözümüzde miadını doldurdu. Üzülmeyin her giden atasözü bir sonrakine yol açar.
Demirin tuncuna, yılanın p.çine kaldık.
Yanisi tektip yılanlar var artık. Zehri adres tanımayan yılanlar.
*
Salgın keşmekeşi içerisinde halk olarak hepimiz olumsuz bir şekilde etkilendik. Manevi etkilenme bir yana, maalesef maddi olarak da insanları zor durumda bıraktı (rıldı) .
Şeytan ayrıntıda gizli, gerçekler ise parantez içinde.
*
Adam Simith’e göre malların gerçek değerini üç unsur belirler; Ücret kar ve rant. Market zincirleri adamlarına göre ise bu durum keyfi hizmete mahsustur. İktisadı anlayışları “ bugün canım zam yapmak istiyor, yazı çıkarsa yüzde 20 tura çıkarsa yüzde 25 zam yapalım” ile ibaret.
Enflasyonla iltisaklı zamlara diyecek sözüm yok.
Adam Simith yaşıyor olsaydı, 1094 sayfalık “milletlerin zenginliği” kitabını yazmaktan pişmanlık duyardı, nede olsa ekonomi bazıları için keyfe keder. Bu yüzden kritik kararları bile ev ile işyerleri arasındaki mesafede alıyorlar. Kar marjından başka bir şey düşünen yok. Oligarklar yükseliyor, halklar düşüyor.
Sonuç; fakirleşen bir halkımız ama kavramsal olarak zenginleşen bir iktisadi farklılığımız var artık.
*
BASİRETİ BAĞLANAN TÜKETİCİ MODELİ KAVRAMI.
Basiret bağlanması, olaylar karşısında mantıklı olarak karar verememek, düşünememek olarak açıklanır. Zam ile uyanıp zam ile uyuyan tüketici maalesef mantıklı bir karar veremiyor. Şunu mu yoksa bunu mu alsam diye diye evin yolunu tutan insanlar, bir şey alamadan evlerine geri dönüyorlar.
Özetle; topluma metastaz olan bu yılanlar,zaten yer Demir Gök Bakır bir yaşam sürdüren halkın üç beş kuruşuna bile göz diker oldu ki, günaşırı zamlar yapıyorlar. Toplum olarak onların amaçlarına ulaşmalarını engellemeliyiz, zam yağmurunun önünde bilinçli birer tüketici, birer şemsiye olmalıyız. Satın alma güçsüzlüğüne karşı birlik ve beraberlik gücümüzü kullanmalıyız.
Bunu nasıl yapacağız peki;
Yazımın başında belirttiğim gibi söz konusu zamlar, enflasyonla iktisakli, ilişkili, döviz kuru artışının yaşanmasıyla oluşan fiyat yükselmeleri değil, haksız ticari uygulamalar yönetmeliğine göre aldatıcı ticari kılgılardır. Ve yasal bir zemini yoktur. Bunun için tüketiciler olarak bunlara göz yummayalım. Ticaret bakanlığı başta olmak üzere, gerekli tüm mercilere şikayet yolu hakkımızı kullanalım. Gerekli çözümler üretilmez ise de, minnetsiz bir hakkımız var. Ben ilgiyi kesme diyeyim siz boykot.