../Kürdler akıllı olmak zorundalar.. Tip-Mip gibi partilerle zaman harcayacaklarına Masalarla uğraşsınlar, Muhalefete, "Sizi kayıtsız şartsız desteleyeceğiz" ne demek yahu? "senden Bakanlık istemiyoruz" böyle siyaset mi olur? İyi walla masaya almayın, birlikte poz vermeyelim, "Abisi, babası görür diye sevgilisi ile buluşmaktan korkan kız misali" neymiş seçmenimizin hassasiyetleri var diyorlar.
Kürd seçmeninin hassasiyeti ne olacak?
Zaten adamlar biz Kürdleri çözmüşler, hangi kelimenin veya sıfatın önüne "Demokratik" ibaresini koysalar anında balıklama atlayıp, sazan gibi yediriyorlar.
Demokratik qu.. kere, Demokratik Jehr, Demokratik quzılkurt'u bile kolayca yedirirler. Söyleyenin "Demokratik qebr.." olduğuna bakmaksızın ortaya atlayıp, zılgıtlar eşliğinde, "Bıjiiii..!! bıjiii!!" diye egzozdan dumanlar çıkararak bağırıyoruz..
Bu sarhoş masasına meze olmayın; Oturun çatır çatır pazarlık yapın!
Madem iktidarın anahtarı bende, neden kapıyı seve seve açayım ki?
Bugün bu iktidar bizi tekme tokat dövüyor, yarın da bunlar dövecek emin olun.
Değişen ne?
Sadece dayak atanlar o kadar.. Akıllı olsunlar, bu kadar büyük bir tıkanmışlık varsa bu tıkanmanın aşılması için size mecburlar.. Wallahi koltuk için, "Herne peş" marşını bile okutursunuz onlara.
Aklınızı başınıza devşirin, fırsatı ve treni kaçırmayın Wesselam.
…
Bir amcam vardı, köydeki birkaç kişiyle beraber eşeklere yükledikleri buğdayları değirmene götürürlerken amcamın eşeği diğer eşeklerden geride kalır. Ne yaparsa yapsın bir türlü öndekilere yetişemezler.
Meğer amcamın eşeği, önde giden eşeklerin yola bıraktıkları dışkıları koklayarak gidiyormuş bu yüzden geride kalmış. Amcam basmış sopayı ama nafile. Eşeğinin burnunu boktan kurtaramıyor.
Sonunda çareyi bulmuş. Eşeklerin yola bıraktıkları bokları bir heybeye doldurarak eşeğinin boynuna asmış. “Mademki çok seviyorsun boynunda dursun” diyerek değirmene varmışlar.
Seçimlerin yaklaştığı bugünlerde kimin kimle ittifak yaptığına bakmıyorum artık.. Kim hangi kokuyu seviyorsa heybesi boynunda dursun.
Cellat, "Elma" demiş sense saklanamamıştın çocukluğun zifiri karanlığında/ 'Armut' demeye kalmadan çelik çömlek patlamış ve enkaz altında kalmıştın/ hayallerin, umutların sobelenmişti zulmün vahşetinde./Ahhh be çocuk!!/ Yyine darağacında asılı kalmıştı topacın/ tahtıravallinin bir ucunda sen, diğerinde özlemlerin/ kırmızıya boyandı pamuk şekerin/ Büyümene izin çıkmıyor ikinci bir emre kadar.