Sevgili arkadaşlar, bugün Benim Efkârım Var!
Beş yaşından beri arkadaşım olan, çocukluğum ve gençliğimin birlikte geçtiği, kardeşimden de öte çok sevdiğim Diyarbakır'ın bilinen simalarından Kıloç Şeğo'nun vefat haberini aldım (10.09.2022). Bir yanım eksildi adeta, nefesim kesildi, bütün anılarıma kara bulutlar çöktü. Cenazesinde bulunamamanın ağırlığı yüreğime çöktü.
Vefat eden arkadaşım Kıloç Şexo ile ilgili sosyal medya üzerinden ve telefonla arayıp taziye mesajlarını iletenlere çok teşekkür ediyorum.
…
Allahwekil Diyarbekir adlı kitabımda kendisi ile ilgili yazdığım küçük bir anıyı paylaşarak kendisini yad etmek istiyorum..
... / Yine ilikleri donduran bir kış gecesi... Kıloç, zil zurna sarhoş. Eve gider. Kapıyı defalarca çalmasına rağmen kimse kapıyı açmaz.
Soğuktan donacak neredeyse. Çaresiz karanlık ara sokaklardan Göçmenler caddesine yönelir. Kahve ve dükkanlar kapanmış sokakta kimsecikler yok. Doğruca Bağlar Karakoluna gider. Kapıda bekleyen polis memuruna “Çox serxoşam, olay çıxarabılırem, beni bu gece nezarete koyun yarın sabah saat 7’de bırakırsız” der.
Durumunu gören polis memuru: “Olur Şeyhmus gel” deyip onu nezarethaneye götürür.
Kıloç, Sabah yediye onbeş kala uyanır ve polise nezarethanenin kapısını açmasını söyler.
Polis memuru: “Üzgünüm Şeyhmus daha 15 dakikan var” diyerek geri gider.
Kıloç bağırır, çağırır küfür eder ama nafile…
Saat tam yedide kapıyı açan polis alaycı bir ifadeyle: “Buyrun Şeyhmus bey serbestiniz” der ve kapıyı açar.
Kıloç, “Bi sığara al, bide 5 lira ver yoksa çıxmam” dediğinde polis çıkmama nedenini sorar. “Başkomsere diyecaxam ki bu polês benım cebımdeki bütün paralari aldi, heç suçım yoxti beni sebehe keder nezarete koydi”
Şaşıran polis mecburen Kıloç’un dediklerini yapar ve onu serbest bırakır.
(Yaşanmış Qırıx Hikayeleri/ Allahwekil Diyarbekir)