Bir arkadaşımın oğlu
AçıköğretimLisesi sınavlarına girip liseyi dışarıdan bitirmeye çalışıyor. Sınavlar çevrim içi (Online) yani internetten-uzaktan. Yanıma geldi kendisine yardımcı olmamı istedi. Önce Din Kültürü sınavlarından başladık. Hani Allah var din derslerinde iyiyim. Ne de olsa Alim çocuğuyuz. Kürdçe deyimiyle, "Çêlikê mehra bê jehr nabe" (Yılanın yavrusu zehirsiz olmaz)
Sınav sistemine girdik, soruları okumaya başladık, feleğim şaştı. Apışıp kaldım, resmen mort oldum. O ne kazık sorulardı öyle? Yirmi sorunun sadece iki veya üç tanesi İslamiyetle alakalı. Diğer bütün sorular Yahudilikle ilgili.
"Yahudiliğe göre aşağıdakilerin hangisi yanlış? " ya da "Yahudiliğe göre aşağıdakilerin hangisi doğru? "
Soruları gördükten sonra çocuğa mahcup bir şekilde, "Oğlum sen bu soruları bir Yahudi'ye çözdür, wallahi ben bilmiyorum" dedim.
Çocuk yüzüme aval aval bakıp, "Babam, senin için dini iyi bilir, dedi, demek ki sen de boşmuşsun" dediğinde nakavt oldum resmen.
Çocuk doğru söylemişti. Bize karşılaştırmalı din bilgisi verilmemiş. Hendek, Uhud, Bedir savaşları ve Halife çatışmaları dışında bir şey öğretilmemişti. Bir de Orucu bozan, Din ve İmanın şartlarından başka hiç bir şey.
…
Kitaplarımdan bir alıntı; Reklam sayın :)
Dilmayîn’den Çıldırtan, Sokaklara Düşüren Bir Sevda Öyküsü: Diyarbakırın Mem û Zin'i
Bakamam; yüzüm varmaz, elim yetmez, yürek arzular, can dayanmaz.
Açamadım hüzün perdemi, karanlığa haykırmak için. Yetmez cümlelere sakladım öfkemi kimse duymasın diye. Elimde yarım kalan hikayeme ve anılara uzandım sarp yokuşlarda. Katran döşenmiş yollara sürükledim mecalsiz adımlarımı.
Geldiğim yer, acılar denizinden bir ıstırap çıkmazı idi. Bildik bir sokağın, yorgun kaldırımlarında ıslanmış duygularla aradım o eski yüzü. Göremeyeceğimi bile bile, arlandım, mahcup kaldım eğdim başımı yere.
Gördüklerim ise önceki gördüklerimin tekrarı sanki. Arada bir beni geçmişe sürükleyen yollar, seni gördüğüm yerde kesişir ve sesini duymaya çalışırım. Lakin her defasında gördüğüm bir başkası olur. Oysa senden geriye kalan zemheri gibi bir kışın ortasında yaslı bir gecenin gözyaşlarıdır yalnızca.
İlk defa kimsesizliği keşfettim yokluğunda, hem de iliklerime kadar.