Aziz Gülmüş Yazdı; Herkesin Bir Firavun'u Vardır

Şöyle bütün hayatımızı süzgeçten geçirelim; herkes birinden/birilerinden çekiyor. Kimi annesinden, kimi babasından, kimi kardeşinden, kimi çocuğundan,...

Şöyle bütün hayatımızı süzgeçten geçirelim; herkes birinden/birilerinden çekiyor.

Kimi annesinden, kimi babasından, kimi kardeşinden, kimi çocuğundan, kimi akrabalarından..

Kuşkusuz en kötüsü de insanın çocuğundan çektiğidir. Annenden, babandan çekersen, en nihayetinde hesabına gelmezse ayrılır kurtulursun..

Kardeşinle gerekirse tüm ilişkilerini kesersin, akrabalarını yok sayabilirsin..

Amma çocuğunu yok sayamıyorsun, yabancılaşamıyorsun onunla.. O da vurdukça vuruyor. Yaşam sana korkunç bir yük haline geliyor, bir an önce bu yükten kurtulmak istersin, çünkü artık taşıyacak mecalin yoktur, ezildikçe unufak oluyorsun bu acımasız ağırlık altında.. Sonra düşünüp "Ben nerede yanlışlık yaptım? "diye  kendini sorguya alırsın, gün boyu işkence ve eziyetle geçer bu pişmanlığın fayda etmediği, geri vitesi olmayan sorgular.. Kaçıp uzaklaşmak istersin ardında hiç bir iz bırakmaksızın.. cesaret edemezsin,  bedenin uzaklaşsa da aklın ve yüreğin bıraktığın yerde kalıyor..

***

Adamın biri arkadaşına dert yanıyor:

- Yahu kardeşim bu g.tüm beni çok rahatsız ediyor.. der. Arkadaşı, "Nasıl? " diye sorar.

- Hangi topluma gidersem orada osurup rezil ediyor beni. Ben de bu yüzden başımı alıp çooookkk uzaklara gitmek istiyorum, dediğinde arkadaşı gülmeye başlar:

- Nereye gidersen git o g.t de seninle oldukça hiçbirşey değişmez, kesip atamadığına göre ölünceye kadar çekeceksin.

Şimdi ben de sizlere soruyorum; Kesip atmak mı, yoksa çekmek mi?

***

Ay Dil Ay Dil Dilo Lo

Kırk yıl önce tam bu ay ve bu günlerde kulakları sağır eden işkence feryatları girdabında; çırılçıplak, gözler bağlı ve şair Ahmed Arif in dizelerindeki gibi, "karnında açlığın ağır boşluğu" ile ölümün,  özgürlükle anlamdaş olduğu acı, kaskatı, taş gibi vakitler geçiriyoruz.. fallarda "üç vakte kadar" denilen vakitlerin yanibaşımızda infaz edildiği günler.. gündüz mü, gece mi ? saat kaç?  bilinmeyen bir karanlık dehlizdeyiz.

Ve bir Kürdçe türkü bize doğru kucak açıp gelmişti.. "Ay dil ay dil dilo lo/Te digo çi min digo wulo lo/Wext derbas bû mîna do/Welle ez helîyam lo..

Bu güzel türküyü, bizim gibi işkencede olan, insanüstü bir direnişle zulmün yüzüne tüküren  Mehdi Zana abimiz söylüyordu.. bugün o türkü kulağıma yine çalındı. hüngür hüngür ağladım.. geçen günlere mi, yoksa Mehdi abiye özlem miydi bu göz yaşlarım bilemedim.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazarlar Haberleri