Oturduğum mahallede komşuyuz yaka yakaya, birbirine karışacak tavuklarımız olmasa da aynı kafede göz aşinalığından tanıştık.
Acayip bir şekilde Yazar Yaşar Kemal'e benziyor Reşit abi.. Sonra yavaş yavaş birbirimize yanaşıp konuşmaya başladık. Oldukça ilerici düşüncelere sahip, güzel yürekli bu abimizle birçok ortak düşünceler paydasında hoş sohbetlerimiz oldu.
Ülkedeki sosyal ve siyasal meseleleri takip eden duyarlı bu insan, hüzün ve sitem dolu heybesini samimiyetle dökünce ben de çok hüzünlendim açıkçası..
"Hocam, biliyor musun ençok üzüldüğüm şey şudur; Yetmişyedi yaşına geldim ha bugün, ha yarın dıyerek hep özgür ve demokratik mutlu bir Ülkede yaşamayı düşledim.. Olmadı.. Özgürlük ve demokrasiyi, insan haklarının, İnsana değerin kutsandığı bir dönem olmadı yetmişyedi yıllık yaşamımda.. hep kıyım, göz yaşı, baskı, zulüm, adamcılık, adaletsizlik gördüm.. "
Gözleri dolmuştu, biraz daha devam etse hüngür hüngür ağlayacaktı, boğazında tuttuğu karamsarlığı yutkunarak gözlerine taşımayıp, yüreğinin derinliğine hapsetti..
Eyy sistemin sahibi ve onun sahadaki itleri!
Allah belanızı versin! Reşit abi ve onun gibi milyonlarca insana gün yüzü göstermediniz, bir gün bile mutlu olamadan gözleri açık gittiler.