Uzun bir süredir Kanser illeti ile mücadele eden Abdurrahman Demir'i sonsuzluğa uğurlarken.
…
12 Eylül darbesinden hemen sonra değerli ağabeyim Abdurahman Demir ile birlikte Diyarbakır Kurdoğlu kışlasında işkencenin feriştahına tilili (Zılgıt) çekiyoruz..
Günlerce süren işkencelerin ardından mahkemeye çıkmak üzere işkence izlerinin geçmesi için gözaltı dedikleri eski askeri bir cezaevinde bekletildik.
Apo diye hitap ettiğimiz Abdurahman Demir, orada bulunan Mehdi Zana, Tarık Ziya Ekinci, Mehmet Yokuş ve Nuri Sınır'a işkencede yaşadıklarımızı anlatırken birden gülerek; “İşkence sırasında ilginç bir şeye tanık oldum” dedi.
Orada bulunanlar Apo'nun yine bir mukallitlik yapacağını bildikleri için anında söyleyeceklerine kulak kesildiler..
Apo, beni göstererek, “Sorgucular Ezzo'ya işkence yaparlarken önce "Güüümm!" diye bir ses geliyor birkaç saniye sonra da Ezzo'dan, "Ahhhhxxx!!" diye bir ses çıkıyordu” diyerek oradakileri gülmekten kırıp geçirdi.
Ardından Mehdi abi benden sordu: “Niye böyle oluyordu Aziz!
Ben de, “Mehdi Başkan, benim sinirlerim de ayağım gibi sakat, acıyı alıp beynime götürünceye kadar aradan zaman geçiyor” dedim.
Aynı gülme krizleri katlanarak sürdü.
Ve bu gün çok uzaklardan SevgiliAbdurahman Demir (Apo'nun) mezarı başında olamadığım ve son görevimi yapamamanın acıları içinde gecikmiş sessiz bir çığlık atıyorum; "Ciğerim Yanıyor Apo!" diyerek.
Koca bir ömrü birkaç yıla sığdıran çocuklar
Kîdengêmindizî?
KîXewnêminkuşt ?
Kürd çocuğu isen eğer erken yaşlanırsın, ruhuna vurulan darbelerle tıpkı hormonlu meyveleri andırırsın; için ham, körpecik ve gelişmemiş, dışın ise asırlık çınar misali pörsümüş..normal bir insanın bütün ömrü boyunca belki de hiç karşılaşmayacağı acıları, sen sindire sindire küçücük bedenine birkaç yılda depolarsın adeta.
Gözlerin antik bir heykelin gözleri kadar eski, yüreğin denizin dev dalgaları ile yarışan küçük bir derenin çaresizliği kadar hüzünlü.
Bedenin senden elli yıl ileride koşarken, sana reva görülen o kısacık yaşama ilk isyan eden beyazlaşmış saçların olur.
Tek "Şansızlığın" nedir biliyor musun?Kürd olarak doğmak, belkide bu yüzden çocukluk anıların hiç olmayacak, lakin doğduğun coğrafyada çocukluk diye bir yaş hiç olmadıki..her doğan çocuk yetmiş yaşındadır bu topraklarda. Sahi beyazlamış saçlarından anlaşılmıyor mu yaşın?
Acıların küçücük bedenine olan sevdası işte bu yüzdendir.