Gündeme denk düşen bir hikaye..iyi okumalar.. bakalım kimler ne sonuç çıkaracak?
Hırsızlık yapmış ve mahkemelik olmuştu. Ceza alması an meselesiydi. Kıvranıp sağa sola koşturuyordu. Ama nafîle.. Sonunda iyi bir avukat bulmuştu. Avukat, "Seni kurtarırım ama bir şartım var, bana şu kadar para verirsen.."
Adam sevinçten dört köşe olmuş ve avukatın istediği parayı vereceğinin sözünü vermişti.
Avukat, "Bak mahkemeye çıktığında hakim ne sorarsa sorsun sen, 'De herre loo!' diyeceksin!" demiş.
Duruşmaya çıkmış hakim ne sorduysa bizim hırsız, "De herre looo!" diye yanıt vermiş. Duruşma sonunda adamın deli olduğuna kanaat getirilip serbest bırakılmış.
Duruşmadan çıktıklarında avukat sevinçle adamın yanına yaklaşarak, “Yaa bak ben demedim mi, işte serbest bırakıldın, şimdi sözünü verdiğin parayı ver bakalım!” dediğinde adam gülerek:
- De herre looo! dediğinde avukatın suratı mahkeme duvarına dönmüş..
İlkelere bağlılık olmayınca, her önüne gelenle ortaklık kurmaya kalkılırsa sonuç, "Hemo Çelo were dilane.."
Anlayana.
…
../Bizim Kemal abi, bir türlü Kemal'e ermezken, Meral ablamız kısa süre içinde öyle bir "Kemal'e" erdi ki anlatılmaz yaşanır.
Bizim Kürdlerde kendisinde herhangi bir potansiyel olmadığı halde sahte anlamlar yüklenen birine "Me go pışo gûye te derman e, Pışo fırya çû ezman e" (Kediye b.kun ilaçtır demişler, Kedi göğe uçmuş) diye bir deyim var.
Bu yüzden şişirilmiş anketlerle kendini dev aynasında, hatta bununla yetinmeyerek kendisini en baba muhalefet gören birinden başka şey beklenmezdi elbet..
Yalnız bütün "Suçu" Meral ablaya da yüklemek haksızlık olur. Türkiye siyaset tarihinde Baykal'dan, İnce'ye, oradan Sarıgül'e en pejmürde "siyasetçiye" kadar tokat manyağı yapılmış, bütün siyaset hayatı kendisine yapılan ihanetlerle adeta delik deşik edilmiş biri, hala akıllanmayıp tecrübe ve birikim sahibi olmamış ise, "Vermemiş Mabut, neylesin Sultan Mahmut" demekten başka bir şey bulamıyorum.
Meral ablamızın bu son çıkışı kesinlikle kendi öz iradesiyle olmamıştır. Kendisini oraya konumlandıran derinlerdeki abilerinin perde arkasından sufleleridir. Özcesi Cumhuriyet'in kuruluş genlerine uygun hareket edilmiştir. Bunu en iyi bilenlerden biri de kuşkusuz sırtında onlarca Brütüs hançeri taşıyan Kemal abimizdir maalesef.