Ah şu insanlar, ne diyeyim bilmem ki.
Adın çıkacağına canın çıksaydı keşke, hiç doğmasaydın da millet rahata kavuşsaydı.
Bankamatik sırasında yığınla insan kalabalığı, sanırsın 1980 öncesi tüp ve yağ kuyruğu mübarek.
Sıranın kendisine gelmemesi nedeniyle kuyrukta ayakta durmakta zorlanan emekli, "Biraz çabuk olun beyler, işimiz gücümüz var!"
Gencin biri, "Ne işi be amca! yaşın yetmiş işin bitmiş, bekle biraz. Hem bak ne güzel zaman geçiyor."
İhtiyar sinirlendi, gücü yetse genci dövecek ama ses çıkarmayıp bankamatik sırasının kendisine gelmesine çok az kaldığını görüp teselli oldu.
Ne de olsa maaşlar erken yatıyor, biraz da bayram ikramiyesi al sana tesellinin Kralı.
Nihayet sabrının karşılığını görüp sıra kendisine gelmişti. Kartı taktı ama lanet olası makine para vermiyor. Makineye ana-avrat küfürler savurmaya başladı.
Para bitmişti. Her kafadan bir ses.. İsyan an meselesi.
Geziden sonra bir de Bankamatik isyanını bu ülke kaldıramaz artık.
Hemen inisiyatifi aldım. Tepkileri manipüle etmeliydim, yoksa Allah korusun büyük bir kalkışma başlayabilir.
Yüksek sesle, "Allah belanı versin Kılıçdaroğlu! Üç kuruş para için insanları perişan ediyorsun!" diye bağırdım.
İnsanlar arasında fısıltılı bir isyan provasının kıvılcımları baş gösterince oradan tüydüm.
Uzunca bir süre bankamatikler önünde hareketlilik ve küfürler devam etti. Sırada beklemekten sıkılan yaşlı biri ara sokaktaki kahveye giderken hala Kılıçdaroğlu’na küfür ediyordu.
Kahvede çay içerken adam dikkatimi çekti. Oldukça sinirli görünüyordu. "Ne oldu amca, neden küfür ediyorsun? " diye sordum. Adam, "Saatlerdir bankamatik kuyruğunda bekliyordum, CHP'li emekliler paralarını aldı, sıra tam bize gelmişti ki Kılıçdaroğlu emir vermiş paraları kestiler.. "
Kendim attığım yalana inanmamı isteyen adama uzunca bir süre bakınca adam kızdı, "Ne yani yalan mı söylüyorum?” diye öfkeyle bağırdı.
"Estağfurullah amca bilmez miyim.. Ah şu Kılıçdaroğlu yok mu, şu Kılıçdaroğlu.. !!" diyerek hem kendimi sağlama aldım, hem de amcanın patlamak üzere olan gazını.