Ah ayrılık
Küpe sokulan simetri elleri, havada kurşunlanmış̧ kundakta bir doğa
Sürülmüş tekerlekler...
Ben hep giderim, sen hep beklersin, bugünlerde yine öyle oluyor.
Üstümde hazır dokunmuş̧ kaygılar var.
Yakınlığın beni eziyorken uzaklığın intihardır, intikamdır, öldürür
En çok sen koşacaksın bu şehirdeki ayrılışıma
En çok sana koşmayı özleyeceğim
Seni gördüğümde ellerimin ekmek tutuşunun özleyeceğim
Ve gecenin çalınmış̧ ruhlarını teskin edici sesinin umarsız yüzümü̈ kurcalamasını...
Sen beni büyüttün
Şimdi bırak aramızdaki mesafeyi sana yakışır şekilde ben büyüteyim
Şehirler şimdiden dokuyor, kamburumun yamacı olduğu ütopyaları...
Evreni senin ellerin kurtaracak
Ellerin savaşların serüvenini sonlandıracak.
Ellerin doyuracak çocukları. Şimdi gitme zamanı.
Deliliğinle dolunan şehir, aramızda pusu bir bileti aramızda paylaşmalıyız
Bir yağmuru yakala bir ek veda çal ayaklarınla ez haksız sevdaları...
Gidiyorum...
Gidiyoruz...
Bu ilk ve ciddi ayrılışımız Erbain’ın bizi önceden düşünüptasarladığı iki satır şenlendirelim, günü̈ gelmişken
Hayır, gidişat falan umurumda değil,
Siyasi demeçlere zaten karnım tok ama her gece bıçaklıyor beni bu anılar
Hiç bir gazete tek satır bahseden yok. Her zaman olduğu gibi en ufak olayda basımı alıp sana geleceğim. Ve sende her satır hazır olacaksın biliyorum, şüphem yok...
Hoşça kal kararlığım
Görüşürüz rengim