Dolayısıyla, ateşkes görüşmelerini veya ateşkesin sürüp sürmeyeceğine, insani yardımın yapılıp yapılamayacağına, bölgedeki vekâlet savaşlarında hangi silahlı güçlerin yer alacaklarına ABD ve Rusya karar veriyor. Eğer ateşkes konusunda ve bu kirli savaşın sona ermesinde bir nebze samimiyetiniz varsa soykırıma sebep olan silahlandırma politikalarınızdan vazgeçiniz. Yerel halkları kışkırtan, birbirine düşman eden özel işgal kuvvetlerinizi bölgeden çekiniz. O zaman ne savaş kalır ne de katliam.
Başından beri ABD ve Rusya bölgedeki devletleri aşiret, mezhep ya da etnik gruplar gibi devlet-altı aktörlerin karmaşasına sürüklüyorlar. Ve özellikle devlet-altı gruplarla dene-gözlemle-gelişmeye göre şekillendir politikalarıyla kaosu derinleştirerek daha da yayacağı izlenimi veriyor. Böylece kaos politikasının patronun kim olduğunu bölgedeki diğer devletlere gözdağı vererek hatırlatıyor. Ya biat edersin ya da kaosun parçası olursun tehdidi kıskacına alıyor.
Bakan Steinmeier, üç yıl önce yaşanan savaşla ilgili ile şunları söylüyordu: “Bölgede iktidar kazanmak için insanların sırtından 5 yıldan beri çok korkunç oyunlar oynanıyor. Aktörlerin bazıları çatışmaları sonlandırmaya ilgi duymuyor.”
Bu kirli savaşın bir başka boyutu ise; ABD, AB'nin sadece ekonomik ve askeri açıdan güç olmasından değil, ulus devlet üstü ve demokratik değerleri önceleyen alternatif bir model olma ihtimalinden korktu. Katliamlardan kaçacak göç dalgalarıyla AB ülkelerini istikrarsızlaştırmayı planladı ve başardı. AB rüyası bitti tüm demokratik-ekonomik cazibesini yitirdi. ekonomik-siyasal bir keşmekeş yaşıyor. AB ülkelerinin tümünde halk sokakta ve yapılan tüm seçimlerde birliğin ruhuna aykırı aşırı sağcı-faşist partiler ya seçimi kazanıyor veya yükselişte. Trump’ın Clinton ve Obama’dan farklı politikasının olamayacağı aşikârdır.
Kendilerini “üst akıl! ” olarak adlandıran güçlerin akıldan yoksun senaryoları artık sokaktaki insanlar tarafından dahi deşifre olmasına rağmen ne yazık ki bazılarının iştahının kabarması sonucunda hala tıkır tıkır yürüyor gözüküyor. Ancak, savaş uzadıkça, şu soru daha çok sorulmaya başlıyor; bu neyin savaşı? Ve ne biçim bir savaş? Çünkü savaşın taraflarına bakıldığında ortaya çıkan manzara çok anlamsız. Bir tarafta dünyanın küresel gücü ABD'yle birlikte 65 ülkenin yansıra, Rusya ve İran diğer tarafta daha dün diyebileceğimiz bir zaman diliminde nasıl ortaya çıktığı kendinden menkul uluslararası bir terör örgütü vardı.
Dünyanın tüm “üst akılları!” tüm “Süper güçleri” ve müttefikleri bu örgütle savaştı. Hem de yüzbinlere uluşan kara güçleri ve son teknoloji uçakları ve silahlarıyla. Bu savaş tarihin belki de en ilginç ve garip savaşı oldu! Aklı başında her insan bu savaşı ve zamanlamasını manidar buluyor.
Nasıl geldiğinde malum çevrelerin telkinleriyle 40 bin kişilik Irak ordusu tüm silah ve teçhizatlarını bırakıp gittiyse, kaldığı iki yıl boyunca da kimse Musul'a dokunmadı. Bu arada DAEŞ, binlerce Arap- Kürt ve Yezidi gencinin katledilmesine ve yıkımına ve insanlık trajedilerine mal olan Şengal ve Kobani/Ayn-el Arab gibi bazı merkezlere "özel" olarak saldırıp çekildi.
Rusya bile Suriye'ye geldiğinde DAEŞ'e değil diğer muhaliflere saldırdı. Kimse ilk etapta DAEŞ'in ana merkezleri Musul ve Rakka'ya dokunmadı. ABD ve müttefikleri rejimi çökermeye çabalarken, Rusya’da rejimi daha fazla kontrol etmeye ve konumlanmaya çalıştı. İran doğan fırsatı kullanarak Suriye’ye yerleşti. Türkiye savaşarak girdiği yerlere yerleşti. Bu koşullarda uzun süre çıkmasını beklemek saflık olur!
Son dönemde üst-akıl/efendiler” “demokrasi havarisi” havalarında yeniden hareketlenerek bölgede güvenli bölgeler kurulacağı lütfunda bulanacağını lütfettiler. Tabi Kobané/Aynel-arab’ta olduğu gibi bu savaşı bölge halklarının gençleri üzerinden yürütmek kaydıyla! Çünkü maliyeti ABD’ye daha hesaplı oluyor! ABD’li generalin senatoda dediği gibi 300 dolara 16 yaşından 50 yaşına kadar savaşacak milis buluyor ve öldüklerinde hiçbir tazminat ödenmiyor! Oysa Amerikalı askerlerin aylık maliyeti 12’000 dolar ve öldüklerinde konumlarına göre 100-500 bin dolar civarında tazminat ödeniyor! (Devam Edecek)