Türkiye’nin 19 Ağustos’ta gerçekleştirilen kayyım atamalarını yoğunlukta konuştuğu günlerde (22 Ağustos)Hacire Akar, örgüte katıldığı iddiasıyla oğlu Mehmet Akar için HDP önünde eylem başlattı.
Yapılan çalışmalar sonucu bulunan Mehmet Akar, önce “silahlı terör örgütüne üyelik” suçlamasıyla gözaltına alındı. Savcılık ifadesinin ardından Akar, “silahlı terör örgütüne üyelik” suçundan tutuklama talebiyle nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk edildi ve Mahkeme, Akar hakkında “elektronik kelepçe takmak suretiyle konutu terk etmeme ve yurt dışı çıkış yasağı” ile adli kontrol şartı uygulanmasını kararlaştırılarak ailesine teslim edildi.
Bu olumlu gelişme diğer aileler için bir umuda dönüşmüş olacak ki, günler içinde 20’nin üzerinde anne, çocuklarının dağa kaçırıldığı iddiası ile HDP Diyarbakır İl Başkanlığı önünde oturma eylemi başlattı. Eyleme, Bakan, milletvekilleri düzeyinde destekler yapıldı, devam ediyor.
8 Eylül’de Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır il ve ilçe yöneticileri hakkında konuyla alakalı soruşturma açtı. Başsavcılık soruşturmayı, kayıp çocuklarının bulunması için il binası önünde oturma eylemi yapan aileler sebebiyle başlattı.
Bu arada yaşananların muhatabı HDP’den açıklamalar geldi: “Demokrasi güçleri, demokratik barış ve çözümden yana olan tüm kesimleri duyarlı olmaya davet ediyoruz. Parlamentoda grubu bulunan bütün partilere açık çağrımızdır: Gelin, herkes elini taşın altına koysun”, parlamento çatısı altında ortak bir heyet oluşturalım ve bu sorunlara köklü bir çözüm için hemen girişimlerde bulunalım” denildi.
HDP MYK’sı, Diyarbakır il ve ilçe yöneticileri hakkında başlatılan soruşturmaya tepki göstererek, “Çözüm bu tür soruşturmalarla elde edilemez. Sorun politiktir, savcılarla aşılamaz. Gelin, yıllardır çocuklarının akıbeti için alanlarda olan, sizin her türlü saldırı ve hakaretinize maruz kalan tüm anneleri Meclis’te dinleyelim” teklifinde bulundu.
…
Parti önünde eyleme katılan ve 22 Mart 2019’da 20 yaşındaki oğlu Mehmet Aylu’nun Irak Metina bölgesine kaçırıldığını söyleyen baba Salih Aylu, oğlundan Nevrozdan sonra haber alamadığını belirterek, “Oğlum HDP kongrelerine katılmış, fotoğraflarını da bir arkadaşından aldım. HDP’ye başvurdum onlarda biz siyasi partiyiz bu konularla ilgilenmiyoruz yanıtını verdi. Fakat oğlum orada biliyorum ve istiyorum. Sonuç ne olursa olsun oğlum orada terörist olmasını istemiyorum” ifadelerini kullandı.
Hem Diyarbakır’ın hem ülkenin gündeminin yoğunlaştığı bu eyleme yurtiçinden destek için gelenler de var. Sadece çocukları gidenler dışında PKK tarafından kaçırılan asker/polis yakınları da destek veriyor ailelere.
2 Ekim 2015 tarihinde Tunceli’nin Pülümür ilçesinde PKK tarafından kaçırılan oğulları Müslüm Altıntaş için Şanlıurfa’dan gelen Songül-Şevket Altıntaş çifti, o günden beri internette yayımlanan bir video dışında oğullarından haber alamadıklarını belirterek, “Bana deniyor ki devlet sahip çıkmıyor. Tamam devlet sahip çıkmıyor. Oğlumu sen kaçırdın, sen bari bırak. Benim içim niye yansın, bu tığ gibi delikanlıyı niye elimden alıyorsun. Ha aldın, devlete karşı dedin ki; bak ben senin askerini, polisini kaçırabiliyorum gücüm var. Tamam, bir hafta on gün sonra bırak. Bana bu acıları niye yaşatıyorsun. Velev ki Kürt değilim, insanım. Şu analara bak, 15-16 yaşındaki çocukları dağa kaçırıyorsun” diyor.
Ateş düşüğü yeri yakar; annelerin iyi niyetli girişimleri ve haklılıkları bir yana;böyle bir eylemin eksik ayağı bence bir an önce ortak aklın devreye sokularak sorunun kalıcı olarak çözülmesidir.