Alışılmış tokluk mu, usul hatası mı?

10 Nisan akşamı 31 ilde ilan edilen sokağa çıkma yasağının ardından ortaya çıkan görüntüler ve sosyal medyadaki anlık tepkiler, salgının önüne...

10 Nisan akşamı 31 ilde ilan edilen sokağa çıkma yasağının ardından ortaya çıkan görüntüler ve sosyal medyadaki anlık tepkiler, salgının önüne geçti.

Kararın açıklanmasıyla Türkiye’nin dört bir yanında birbirine benzer manzaralar ortaya çıktı. Sıkışan araç trafikleri, fırın ve market önlerindeki kavgalı-gürültülü görüntülerin hangi ilde ortaya çıktığının bir iki ayrıntı dışında pek önemi kalmadı.

Aynı hızla sosyal medyaya düşen görüntülere karşılık gelen şaşkınlıkla görevden vazife çıkarıp insanlık dersi veren sosyal medya paylaşımları da ayrı bir garabetti.

İnsanlığa, cahilliğe, bilmezliğe, akılsızlığa dair; durumun kendine göre özetini çıkaran özlü (!) birçoğu da alıntılanarak yapılan paylaşımlar,sürü psikolojisiyle yayıldı da yayıldı!

Hem de her şeyiyle muhteşem, dünyaya örnek bir toplumsal yapımız varmış da o anda, o saatte bozulmuş gibi bir mantıkla.

‘An’a dair sözde bir şaşkınlıkla yapılan paylaşımların geri planında ‘sizden değilim’e yapılan gönderme; mağrur kahraman duruşla son öldürücü darbeyi indirdi fırın önünde kuyruklar oluşturanlara.

Ancak hiç kimse yaşananların; kararın günün bitmesine neredeyse iki saat kala ve eksik açıklamayla ortaya çıktığını tartışmadan yapıyordu paylaşımları.

Hengamenin içinde bir söz akla yatkın geldi: Hukukta çok önemli bir kaide vardır. ‘Usul esastan üstündür.’ Sokağa çıkma yasağı ne kadar doğru bir karar olursa olsun, usulde yapılan hata, esasın manasını ortadan kaldırabilir...

Onca çabanın yerle bir olmasına sebep olan usul hatasıyla şapka düşünce kel de göründü.

Kimse iki gün açlıktan ölmez amenna...

Ancak alışkanlıkların aşırı tüketim üzerine dizayn edildiği toplumsal-siyasi ve ekonomik vahşi yapının onlarca yıllık alışkanlıklarının bir virüsle alt üst olmayacağını göstermesi açısından görüntüler uyarıcıydı.

Kimse ütopik hayallerle fazlasını beklemesin, bugünler geçtikten sonra her şeyi kaldığı yerden devam edecek.

Yaklaşık bir aylık dönemde yasaklarla eğlence ve yemek kültüründe geçici de olsa kayda değer değişiklikler yaşamış olsak da; tehdit geçtiği anda gerisin geriye dönüleceğinin işareti yığılmalarla beraber öfke patlamalarının önümüzdeki günlerde yaşanabileceğinin de işaretiydi.

Daha gerekli-gereksiz birçok şeyi içine sığdırabileceğimiz görüntüler; bilinen ve ne yazık ki önüne geleneksel yakıştırması konularak meşrulaştırılan toplumsal yapımızın ani reflekslerle dışa vurumuydu aynı zamanda.

Ve işte böylesi bir anda oluşan görüntülerin ardından anın ruhuna uygun en çarpıcı paylaşım İbn-i Haldun’un kıtlık zamanlarına vurgu yapan ‘İnsanları açlık değil, alışmış oldukları tokluk öldürür’ sözüydü.

Yaşananların toplamından ortaya çıkan görüntüye yaklaşık 600 yıl önceden yapılan sosyolojik tespit: ‘Alışılmış tokluk’

Günümüz mealiyle; tüketim alışkanlıkları ve yaşam tarzlarına vurgu yapan ‘alışılmış tokluk’ hallerinin sekteye uğraması kadar; yığılmaların, günlerdir yapılan sosyal mesafe vurgusunu boşa düşüren ana neden olarak devlet geleneğinin boşa düşürüldüğü ‘usul hatasının’ sorgulanır olmasını da akla getiriyor!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazarlar Haberleri