*Bilinçte size ait ve kendi toplumsal kültürünüzden, annenizden babanızdan ve hikayelerinden öğrendiğin rehberin olsun ve doğallık hakim kalsın
Siz bilseniz bile sizin bildiğiniz bir daha dinlersin, uzakta ta uzakta bir yerde sana hitap edecek bir şeylerin varlığını bilirsin ömrün ona ulaşmaya yetmezse bile beklemeye değer dediğin bütünlüklerin korunmasıdır
Sizin gittiğiniz yer aileniz ve toplumunuzun güvencesi, sığınacak bir liman ve barınacağı bir güneş aydınlıklı bir yuva olsun
Kendisini size emanet eden duyguları korum şekliniz sizin görüntünüz olur
Siz natürel olduğunuz kadar bütün ilişkilerinizde doğaldan akan akıntıdan nasip alsın ve etrafı da öyle beslesin
Akındı kendi doğal renginde istenilen şekilde aksın
Eğer bir gün kesinti olur ise akıntıda; ve siz uğrayacak doğal nüve kalmamış ise çevrede; siz çeşme olup etrafa akın
Dünya mevsimsiz yer gökyüzüsüz kalmasın
Ne akıntıdan doygunluğa erişmiş yaşam küssün ne de yakınlaşmak isteyip cesaret edemeyenler uzak durabilsin
Engin yüreğiniz herkesi sarmalasın ki sizin farkınız doğala nasıl katkı sunduğu renginiz görünsün
İşte tamda bu deyip her kesin size yakınlaştığı doğal bir ilişki pazarından herkesin payına düşeni alış yarışının talaşı olsun
Umutsuz bir hayal gibi sizi cezb eden baştan çıkarıcı umudu en erken karşılayan siz olun
Siz neyden beslendiyseniz tarih akışı içerisinde; etrafındakilerde o kaynaktan kana kana içebilsin, beslenebilsin
Doğallık hiç renk değiştirmesin ve kendi mecrasında aksın
Ne bir eksiği olsun nede bir fazlası, benim yaşamdan beklediğim doğaldan gelen doğala gitsin dediğimde; saf bir akıntı, temiz bir gidiş ve giderken kirlilik bırakmadan gidebilsin.
Geride bıraktığı posa bile bir süre sonra yaşama olumlu etken olabilsin
Yeni tohumların beslendiği güç olarak, kaynak olarak yer altından bir daha fışkırabileyim, her bir ağacın yaprağından türküler söyleyerek halay başı çekeyim.
Düğünün biri bitsin biri başlasın ve kendinden emin bir şekilde sensizliğe uzanan ellerin senin hayallerinle yuvaya dönsün
*Gıdada doğallık, kendi yetiştirdiğin bahçende genetiğiyle oynanmamış doğanın insana bahşettiği haliyle, doğallığıyla beslenmek lazım
Senin emeğinle tohum nasıl şekil bulduysa öyle kalsın ve korunsun, tohumun evcilleşmesi senin emeğin olsun
Eskiden insanlar yetiştirdiği gıdanın belirli bir bölümünü tohum diye saklardı ve o tohum bir sonraki ekim için ana kaynaktı
Başka yerden yabancı tohum arayışına girmez ve kendi tohumundan emin neyi ekip neyi biçeceğini bilirdi
Şimdilerde ise tohum üretim merkezleri oluşturuldu bu tohumlar sadece bir kereliğine ekiliyor ve bir sonraki ekimin dışında iş görmüyor.
Oysa ne yaşam ne de insanlık tarihi bu kadar soysuz değildir ve beklentilere bu tarz yaklaşımda cevap vermez
Tohumlar zayıf kalınca da doğal olmayan ve güçlendirici kimyasallarla genetiği değişik tohumlar piyasada bolca gezer oldu.
Artık bir sentetiklik almış başını gidiyor, bu değişim genler vasıtasıyla insana geçiyor ve insanların bile tepkileri refleksleri değişmeye başlıyor, hastalıklar çoğalıyor.
İnsanların kolayına geldiği için rahata kaçtılar ama geriden gelen kuşakların yakalanacağı hastalıkları, yaşayacağı zorlukları düşünmeden hareket ettiler
Yarının tekrar doğal tohuma ihtiyaç duyacağını düşünmediler ve anlık yaşamın anlık rahatlığına kaçınca insanlık yaşam tarihinden ders çıkarmadıkları kesin ve kıblenin kar ve para olduğunu kabul ettiler
Yapayın her zaman yapay kalacağını ve her bir yapaylık bir sonraki ve daha güçlü bir yapaylığa davetiye çıkaracağını düşünmediler
Bu gün tam da bu tablodan söz etmek mümkün ve bu yapaylık size kendini dayatınca; siz de ona göre eğim ve şekil almak zorunda kalıyorsunuz
Ve sonuçta olan oluyor kimyasal rahatsızlıklar önü alınamayan hastalıklar ve onarılamaz tahribatlar alıp başını gider ise artık geç kalınmış olunacak.
Kendimiz dahil olmak üzere kimseye zarar verme hakkımız yoktur
Bu günden yarına geç kalınmadan babalarımızın dedelerimizin beslenme kaynağı olan yaşam şekline geri dönmek lazım, uygulamalarıyla bin yıllarca ayakta kalmasını bilen insanlık hangi yöntemi kullandıysa ona dönmek lazım
Bu modernlikten ilkelliğe dönüş değildir bu yaşamın doğallığıyla ilgili bir yaklaşımdır, teknolojinin kullanmasından telaş etmek değildir
*İlişki de doğallık, kişinin kendi ihtiyacı olan yaklaşım ve karşılayış süreci, bir başkasının borazanı olmamak
Siz sizi temsil edin ve kendiniz olmanın arkasında durun ki yaşamda kendi renginiz fark edilsin ve kendi renginizle tanının
Eğer siz bir başkasını düşüncelerini kullanarak bir yere varacağınızı düşünür iseniz asla başaramayacağınızı peşinen söyleyeyim
Bir başkasına ait düşünce bir başkasının ihtiyacıdır ve o ihtiyaç seninkiyle örtüşmeyebilir, böyle bir durumda kısa vadeli uyuşmalar olsa da uzun vadede uyuşmayacağı kesin olduğunu bilmek lazım
Hele kendinizi zorladığınızda ortaya başka bir kişilik çıkar ki trans özellik sizi her zaman ele verir ve fark edilirsiniz
Peki burada nasıl düşünmek lazım, herkes ünlü olmak zorunda değildir ve bu imkansızdır, herkes parasal anlamda zengin olmak zorunda değildir ve bu tarz mantığın geliştiği ve hakim olduğu bir dünyada mümkün de değildir
Eski insanların bu kadar büyüme, zengin olma fark edilme, ünlü olma hırsı yoktu ve insanlık daha fazla insancıl ve sakin idi.
Sizde yaşamda biraz tuzum oldun diyorsan üstüne düşeni yap ve hırsını yen, sürekli bir çalışma zaten seni bir yere getirir ve seni sıra dışı yapar
Olaylar ve ele alışların sebep sonuç ilişkisindeki denklemde olduğu gibi tavrın kime yaradıysa ve eylemin kimin hanesine yazıldıysa sen oradasın
Kendine başkasının maşası, başkasının borazanı, başkasını köpeği, başkasının eşeği, başkasının ağzı, başkasının silahı denmesini istemiyorsanız;
Kendi ihtiyacınla ilgilen, kendi taleplerinin peşine düş, kendin gibi konuş, başkasının haksız ihtiyaçlarını savunma ve tembellik etme
Doğalı bilir ve orada kalmak istersen neden olmasın.