Sözün anlamsızlaştığı çok zor günler yaşıyoruz.
Ekmekten, patatese, yoğurta, akaryakıta, doğalgaza her şeye zam üstüne zam geliyor.
Artık sürdürülemez bir duruma gelen hayat pahalılığı belli ki kontrol altına alınamıyor.
Çarşının pazarın ateşini söndüremeyen, doları kontrol altında tutamayan, akaryakıttaki artışın önünü alamayanların hamaset dolu sözleri çarşıda pazarda yankılanıp yoksul başını ellerinin arasına almış dururken uyarı zenginler kulübünden geliyor.
Düşünün ki TÜSİAD Başkanı Orhan Turan, çıkıp şunları söylüyor: Ekonomi alanında izlenen politikalarla ülkede gelirler eridi. TÜFE üç haneye yükseliyor, fakirleşerek büyüyoruz.
Enflasyonun kontrolden çıktığı uyarısında bulunan TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Tuncay Özilhan ise bu durumun gelir adaletsizliğini daha da artıracağına vurgu yapıyor.
Zenginlerin yoksulluğa dikkat çektiği bir acayip durum yaşıyoruz.
…
1 Mayıs’ta en düşük emekli maaşlarında düzenleme yapılacağıyla ilgili açıklama yapacağını açıklayan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, aradan geçen iki ayın ardından bu kez de “Biz emeği, çalışanları enflasyona ezdirmeyeceğiz. Önümüzde temmuz dönemi var. Bütün çalışanların yüzünü güldürecek bir düzenlemeyi Türkiye gerçekleştirecek durumdadır” diyor.
…
Hanelerde geçim derdi dibe vurmuşken Turkish Airlines değil Türkiye Havayolları ibarelerini tartışıyoruz.
Daha neler yapıyoruz?
Tartışmalarla gündemde olan Türkiye İstatistik Kurumu dün resmi verilerini açıklayıp; Tarım ürünleri üretici fiyat endeksinin yıllık yüzde 154,97, aylık yüzde 16,18 artışlara dikkat çekiyor. Verilere göre, aylık artışın yüksek olduğu alt grup yüzde 18,28 ile canlı sığırlar (manda dahil), bunlardan elde edilen işlenmemiş süt.
Kontrolü kaybetmiş durumda olanlar ise “yeni bir ekonomik modelden” bahsediyor.
Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Nebati'nin 6 ay önce bir televizyon programında “heyecanlanıyorum, şöyle bir uyusak da 6 ay sonra uyansak çok farklı noktalara gideceğiz” dediği sözleri kulakları tırmalıyor.
Yaşadıklarını anlatan bir arkadaşım şöyle diyor: Maaş yetmeyince, eldeki birikmişleri sattım ve hatta mesleğimi icra etmemi gerektiren bir kısım aletleri de ucuz paralara sattım. Ardından kredi kartıma yüklendim. O da tükendi, sonunda patladı. Mideme kramplar girmeye başladı, sağlığım bozuldu, sonrasını koyverdim. Ne kadar faiz gelecekmiş, nasıl ödeyeceğim derdinde değilim. Zaten ödeyecek durumda da değilim. Ne düşüneceğim bu saatten sonra. Zaten yağmur denize yağar. Bugünler parası olana yarıyor yine de.
…
Yazarken de, konuşurken de had bilecek durumda söylüyoruz söyleyeceklerimiz de; İşin en kötü tarafı, zamların süreklilik gösteren bir artışla devam etmesi ve tepkiye dahi korkuyor olmamız.
Sabah aldığımızın fiyatı akşama değişiyor.
Yoksul dibe vururken, bir yandan da şunu soruyor; Zamlar ne zaman duracak?