Toplumsal belleğimiz bize neyi hatırlatıyor? İçinde ne kadar insanlık vardır veya insanlığın bin yıllardır unuttuğu ve adına vahşilik dediği yönler mi vardır.
İnsanların deneme yanılma yoluyla belek hafızasına kaydettiği yönlerin ne kadarını arındırarak insanlık camiasının mutluluğuna adamışız da başarı elde etmişizdir.
Dinlerin gelişmesindeki ana eksen, ana tema ve sırrı neydi de bu kadar insanlığı etkiledi ve bu güne kadar etkisini sürdürebildi.
Neden aynı dönemlerin etkisini yaratamıyor insanlık ve kendi belleğine bu tarz bir yönlendirmeye sahip değildir.
Acaba insanlıkta gelişmeler mi bitti yoksa kısırlaştırılmış bir yaşam artık insanlık kriterlerini yeniden şenlendirip canlandıramıyor mu?
Eğer insanlık var ise gelişmede olmaya devam edecektir, eğer gelişme var ise onu insanlığın hizmetine ve mutluluğuna dönüştürebiliriz.
O zaman bu savaşlar nedendir ve alet olmaktan kurtulamıyoruz, neden soruların cevaplarını verebiliyor isek neden cevapları için uğraşmıyoruz
Uğraşılarımızdaki sorunlara bakar isek sorunların devamında ne kadar katkımız olduğunu anlarız, kişiye göre yorum yapar isek, menfaate yönelik yorum yapar fetva verir isek olacaklarda bu kadar olur, bilim aynı yolu izler kişiye ve menfaate dönük sonuç belirler ise olacaklar bundan öteye gitmez.
Oysa peygamberler hepsi güçlüye karşı mazlumu savunup peygamberliklerini halka tescil ettirmişler.
Teşbihte hata olmasın ama bilim insanları sürgünlere, baskıya, açlığa ve idamlara göğüs gererek yanlışa yanlış diyebildikleri için Rönesans gerçekleşmiştir.
Bizler kişilik analizlerini yaptığımız da insanlardaki beyinin bu günde aynı mesafeleri kat edecek özellikleri ortaya çıkarabilecek durumda, yani yanlışa yanlış deme cesareti gösterebilir ve ferman padişahın ise dağlar bizim diyebilir.
Toplumsal bellek bir tarihtir, toplumun içindeki hikayelere baktığımızda, masallara baktığımızda ve zaman geçirmek için konuşulan öykü ve anlatımlarda o toplumun tarihi bulunur.
Toplumda yaşanmış savaşlar, yaşanan aşklar ve başından geçenler; açlık gibi sefalet gibi felaket gibi yaşanmışlıklar anlatıma konu olur.
Müziğin en can alıcı nağmeleri toplumu derinden etkileyen yaşanmışlıklara ayrılır, bestesi güftesi ve avazı öyle icra edilir.
Sözlü anlatımlarda bu kadar etkili olan anlatımdan yazılı anlatımda aynı düzeyde bir bellek oluşturur ve daha da kalıcı hale getirilir.
Yazının desteklendiği sözlü bellek o efsanelerin ve o kahramanların tekrar tekrar yaşanma serüvenleri sosyal medyanın yanlış kullanılması ve toplumsal hafızanın yanlış işlenişi okumalar azaldı, popülist yaklaşımlar işin özünü boşaltıp yapaylaştırmayı öne çıkardı.
Toplumsal belleğimizi elerken lütfen önyargılardan arınık bakalım,
Bu kadar alt üst oluşlar yaşayan bizim gibi toplumların önbelleklerini bırakalım tüm belleğiyle oynandığı için
Önyargılar saptamalarda yer alıyor
Hemen karar verip geç kalmışlığın açık arasını kapatma telaşı önyargıyla birleşince genellikle sonuçlar yanlış yaptırımla sonuçlanır
Yapay bellek ve rahata kaçma insanların doğal reflekslerine dönüştüğünden sağlıksız yaklaşım riski artmaktadır. (Devam Edecek)