İnsanın doğayla sınavı bin yılları bulmuş ve bazen doğa kendi kurallarını uygulamış bazen de doğanın kurallarına karşı geliştirilen önlemler etkin olmuş.
Doğa ile insan arasındaki didişmede insan bir süre sonra doğanın kurallarına bakarak paralel düşünmeye başlamış, aynı paralel de davranmaya başlamış.
Doğa uysal ise insanın doğalı uysalına bürünmüş, doğa vahşi ise insanın doğası vahşi özelliklerini ön plana çıkarmıştır.
Ama beraber yaşayan insan sayısı artınca ve toprağa yerleşik hale gelince; sosyal kurallar geliştirmek zorunluluğuyla birlikte, karşının hukuku bu ikilem arasına girmiş ve üçlü hukuk oluşmuş.
İnsan ve doğa, insan ve insan hukuku, paylaşımları, karşının sesini dinleme, sosyalleşme adı verilen toplu yaşam hukuku denilen birlikte daha nasıl mutlu yaşarızı üstün kılma çabaları da bin yıllardır süre gelmiştir.
Burada toplumdan topluma hafif nüanslar olsa da; özünde insanın doğaya saygısı, insanın insana saygısı toplumsal kuralları oluşturmuş.
Doğa ile didişmesinin üzerinden bin yıllar geçmesine karşın; bazı kişilikler insanın bilincindeki İd, Ego ve Süper egosundaki “ilkel dürtü dediğimiz İd i ile hareket eden kişiler için “hamurunda ne var ise” değiş lafı toplumda kullanılan yaygın bir söylemdir.
Bin yıllardır insanlar toplumsallaşarak o ilkel benliği ehil etmeye çalışıyor ama bazı zayıf kişilikler için, bazı klasik refleksler için kullanılan o deyim;
“Bazı insanların, bazı salapati tepkilerin kendini her gün eğitme, kendini her gün terbiye etme ve yaşanılanlardan sürekli ders çıkarma yerine!”
Tembelliğe teslim olur, çalışmaz, kendini değiştirmez, etrafında neler olup bitiyor ise; o kendi havasında.
Bunlara bencil, egoist veya kendini düşünen denir. Bir çok özellikleriyle bir tek kendilerini sevdiği imajı ve davranışların göstergesini canlı tutar, böyle olunca da Narsistlikleri tescillenmiş olur.
Bu tarz kişilikler sosyal bilinç geliştiğinden beri yadırganır ve insanların genel uyumu sosyalleşme uyumlu ve eğilimli olduğundan; aksi davranış çiğ kalıyor, zaten insan olmanın temel öznesi sosyal olması ile tarif edilmez mi?
Hal böyle olunca; biz birlikte yaşayacaksak ve insan olmamızı sürdürecek isek; neden bu kadar kaygı? Neden bu kadar eski ve ilkelde ısrar ve modern çağda bu tarz davranışların izahatına karşılık neden bu kadar zayıflık.
İşte burada kullanılan bir deyim daha var ki derler “ can çıkar huy çıkmaz ”kişi bencil ise kendini eğitmediği için, kendini sosyalleştirip paylaşımcı olmadığı için ilkel kalıyor, bencil kalıyor burnu havada oluyor, ya da kişiler onların kişiliğini okuyabilir diye gözleri hep yerde ve fettan kaçamak bakışları oluyor. Devam Edecek