Eskiden bilginin az olduğu ama bilgelerin çok olduğu, şimdilerde ise bilginin çok olduğu ama bilgelerin az olduğu ve kıymetinin bilinmediği bir dönemde! Bilgenin kıymetinin bilinmediği bir anekdottan söz edip eleştiriyel yolculuğumuza devam edeceğiz.
Yaşamı normal rölantide yaşama bilinci ne zaman geliştiğini bilemem ama konfor ile bağlaşık olduğuna kani oluğum insanlık tarihinin başlangıcında koşar adım yaşayan insanını doğallığı bilindik bir şeydir.
İnsanların mağaralardan çıkıp hızlı koşanların kurtulduğu diğerlerinin ise yaban hayvanlarına yem olduğu ama daha sonra mukayeselerinde devreye girdiği, hızlı koşmalar, onları yaşamda tutu ama koşar adım onların teferruattan uzak durmasına sebep oldu.
Bu nedenle hızlı koşan atın kakası seyrek olur demişler ya ortaya çıkanların, elde edilenlerin arasındaki mesafeden söz eden sosyolojik bir betimlemeyi bizlerde; elde edilenlerin veya üretilenlerin insanlık tarihindeki medeniyet adımlarına uyarlayacak olursak!
Büyük bilimsel gelişmeler veya elde edilen ve insanlık tarihine artı olarak yazılanların durup düşünerek üzerine tefekkür edilerek elde edildiğini söylemek gerekiyor.
Hal böyle olunca da sürekli koşar adım yaşayan insanları durumuna ne demeli dendiğinde ise! Onlara aktif veya hiperaktif dedikleri, ama bunlarında toplumun birer parçası olduğunu kabul ettiğimizde de elimizde sürekli koşar adım yaşayanların elindeki telaş özellikleri barındıran hızlılık; bir yapı olarak durur.
Yaşamı koşar adım yaşayanlarında! Daha fazla mesafe almaya, daha çok yer görmeye, daha fazla şeye vakıf olmaya müşahitlik ettirir! Ancak buna; ne toprağa yerleşik toplumların bilinci yeterli hale geliyor, nede kendi yaşantısını; var olan haliyle biraz hareket sonra sindirme, tekrar biraz hareket ikilemine uyarlayabiliyor.
Hızlı gelişen şeylere cevap olmadığını düşünen koşar adım insanları; bu sürece farklı müdahil olmak isterler.
Biz buradan hiper aktif teşhisi konulan insanların kişiliklerini psiko sosyal betimlemelerle irdelemeyeceğiz ama herhangi bir patolojik durumu olmadığı halde acele eden veya acelesi olanlardan söz ediyoruz.
Bu kişiler sürekli gezdikleri için, sürekli gördükleri için; toplumdaki gelişmelerin yakın şahitleri veya toplumla beraber yaşamak zorunda oldukları güzelliklerle! Hele kapitalist kargaşa veya yaşamı çıkar üzerine kurulu yapı, ne olursa olsun kazanmalıyım ı topluma dayatan sistem; toplumları teslim alıp kendine kişilik olarak cevap bulunca! Koşar adım insanların kaygıları da artmaktadır ve cevap olması gereken şeylere çok fazla kafaya takarlar. Kafayı yorarlar ve daha sonra Michelangelo gibi üretken ama apatik, Einstein gibi apatik ama üretken, Salvador Dali gibi apatik ama üretken ve daha nice sanatçıların toplum dışında yaşıyor imajına rağmen! Asıl onların toplumun içinde çok daha derinlikli yaşadığını, ancak onlardan çok sonraları; onları anlar duruma gelebiliyoruz.
Bu nedenle çevresinde bakan emektar bilge ben yaşamı hep koşar adım yaşadım ve bu kadar keder yüklenmeye değer miydi veya durup şu arkamdan konuşulanlara okkalı bir cevap vermem gerekiyordu ama onların bu cevaba bile değer olduklarını düşünmüyorum deyip koşmaya devam ediyordu.Devam Edecek