Düşman ve dostluklar zıt kutuplar ancak derle ya Allahuteala dert verdiyse dermanını da vermiştir, düşmanlık diye bir dert verdiyse; dostluk diye bir dermanda vermiştir.
Tabi dostluğu da nitelik açıdan şimdi ile geçmişi birbirinden ayırmak gerektiğini de belirtelim, eski değerlerin birçoğunun içi boşaltıldığı gibi dostluk kelime ve icraatının içi boşaltılmış olduğunu da belirtelim
Belli bir yaşın üzerinde olan insanların derin bir içle söyledikleri “nerede o eski dostluklar” cümlesinin için boşaltıldığı vurgusu manidardır.
Dostluk olur ise candan olsun ama kimseyi kandırmasın, her karşılaşmada fedakârlık hayati düzeyde olsun
“Gel ki yüreğim senin sinende atmıyor ise
Senin yüreğini bıraktığın sinem senin emrine amade
Ve hala şüphen var ise kendine bir şiir dizesi seç
İçinde sen ve sevdana yazılan nağme olsun”
Ne zorda bırakıp kaçsın ve sen yalnız başına canavarlarla savaşasın ki umudu başka bahara ertelemeye sebep olmasın
Ne de sevda uğruna seni boğsun ki filizlenen umutlara kışı getirip karlar altında yaşamı söndürmesin.
Ne kendini kandırsın şirinlik nüvelerin üstüne acı sosu döksün ne de beni kandırsın ki güven beslediğim bütün dağlara namertlik ekili kalsın
Belki bütün bunların anlamı yitirilmiştir ki insanlar eski insanların sözü üzerine yemin ederler, eskiden dost olabilmek için şimdiki kadar zaman harcamaya gerek yoktu.
Şimdi ki kadar kaygılar, tereddütler yoktu ve bir insanın bir başka insana selam vermesi bile ilişkilerin yıllarca devam etmesine yetiyordu
Fedakârlığın düzeyine değer veya fiyat biçilemiyordu bunu herkes, herkes kadar biliyordu ki tereddüt eden kendinden şüpheleniyordu.
Yüreğime ekilen bir bakıştın bin yıllar etkisini sürdüren ve dönüp arkasına bakmadan bıraktığı iyiliği hediye etti.
Her yaklaşımda kendini bana hissettiren ahengini anlatamadığım değişim beynimin üzerinde bir gölge gibi hep gezdi benle
Ne uzaklaştın ki umut kesip yoluma devam edeyim ve aklıma eseni sensiz uygulama uğraşına gireyim, nede umulmaz anda şekil değiştirip tepkimi çektin ki senden nefret edeyim. (Devam Edecek)