Bir şey var orada deliriyum sonrası sakinlik evresine beni de davet eden birikim budalası oburların hallerini görmek için sabırsızlanıyor. Her tablo dünya savaşlarından sonraki yıkıntıların altındaki canların inleme sesleriyle yankılanan beynim beni çıldırmaya yemin etmiş
Şehirlerin yıkıntılarına direnen sekiz günlük bebeğin günlerce sokak ortasında annesinin gözü önünde sessiz kalmasına benzer. Savaş suçu yaralıların inleyerek ölümlerindeki sır tablosu almış başını gidiyor ve giderken benim başımı alarak gidişi dünyanın insani bakışın sonunu getirmiş hissine büründürdü beni
Bir şey var orada her seferinde bizim yüzümüzde gülücükleri belirtecek kadar kendinden emin materyalleri önümüze serecek bir gönül hırsızı. Derinlerin en derininden süzülüp gelir ve içimizdeki sesi bize hatırlatıp yıkıntıların arasından elimizden tutup çıkarır
Bir yerde bir eksiklik bırakmadan seni kendi yerin koyduracak kadar insancıl ve sihirli halısını sana bırakıp kendine yeni bir halı dikimine soyunur. Her seferinde imrenilecek ne varsa kendinde toplayıp gelir karşında silkelenir devlerin rejime girip bir deri bir kemik kalmış haliyle ayrılır, bir tek yapman gereken şey sana bıraktıklarına sahip çıkmasını bilmek
Bir şey var orada bugüne kadarki bütün yanlışların üstüne bir örtü serip içinden bahar kokulu tohumların aydınlık yüzlerindeki umudu yüzümüze fışkıracak. Kendi içindekinin farkına varıp aydınlığa koşma gibi bir egzotik etkiye sahip adımların sen tarafından atıldığına şahit olmak
Artık kendi ektiğin, kendi biçtiğin gönül bahçende çiçeklerin fışkırışına şahit bir nesile sahip kuşağın temsilcisi bir yüreğe sahip olmak. Bir şey var orada kılıcını çekmiş benimler, asırlar sürecek savaşlara başlayacağı anın fırsatından yoksun ve kendini sabırsızlığa kaptırıp dereler boyu yol almaya başladı
Elinde bir tek sığınağı vardı ve onu da kaybedip sabaha mal edilmiş umudun içinden kayboldu, dere boyu giderken heveslerinin dereye kapılıp gözden kayboluşunu gördü. Bir şey var orada ayrık bulunan bütün parçaları birleştirecek cesaret bizi beklediğinin emaresi gibi haber gönderip duruyor
Bunca devinimden sonra kendine bir selam verip barışmanın tam zamanı deyip kendimi sevsem ne olur acaba ama sevdiğini söyleyenler bir ses daha katılmış olur mütevazi haliyle kalmasını bilirse. Bir şey var orada çocukluğumdaki bütün hayallerimin yüksek çıtasında takılıp kalan ve beni kendi gibi koşturmaktan hoşlanan bir şey. Artık ben koşuyorum ve peşimden koşturanların sevdasın kapılıp giderken tüm insanlık böyle akar oldu. (SON)