Yeniden temelleri üzerine oturan realite bizi bir daha düşünmeye zorlar, artık bir adım senden bir adım benden gelir
Okullar kurarım tüm aşamaları var, üniversiteler taçlandırır parmaklarımla anlatımım heyecanında öğrencilerim dünyanın dört bir yanında
Araştırmalar başlanır tüm tarihi kalıntılarda ve arkeologların fırça ile yer kazma hassasiyeti artık bizde sürece katılmışız
Bir yarıştır akademisyenlerini gövdeme gönderdiğinden bu yana, geceyi gündüze; gündüzü geceye katarım bir tek senin bir gülüş ekstanteni yakalama uğruna, lakin sen kendin gelip kondun yanağıma
Bir baktık ki kurulu pazarların tümü artık yaşını almış ustaların sofrasında aşık atarken kendimize ve birikintimize yanmaya başladık.
Ne imkanları kaçırmıştık, ne kervanlardan sonrası halimize yanmıştık, ne efsanelere malze olmuştuk haberimiz olmadan
Ne ürettiysek kendimize yetmediğini, ne çabaladıysak baktık ki yetersiz ve kendimize döndük ki biz bir dünya olmuşuz ve büyümenin hızına yetişmeye yarışa girmişiz
Sessizlik gerektiren yerlerin tümünde korku ıslıkları canımıza musalla olurken görmediğimiz, duymadığımız görüntülerin tümü yaşamdan kesitlermiş
Kimini gökyüzüne serdik kimini acılarımızın üzerine yara oluşmasın diye fedakarlığımızı kattık
Artık kaldıramayacak düzeye gelince yüklerin büktüğü kamburluklar bize gölge oluşturmuş ayrılacağa da benzemiyor
Ne kendimize yanmaya nede yük olanları atmaya hacet bulamadık
Yaşamdan göç ederken görmediklerimiz, bağırtılarını müziğe benzettiğimiz acıların envayisi yaşamdan çekilince; yalnızlık alır bıçağını ve canından can almaya başlayınca bir baktık ki geç kalmışız.
Doğacak çocuklar annelerine küsmüş doğmamaya ısrarlı, tohumlar yerin çatlamasına dayanamayıp olduğu gibi kalmaya ant içmiş gibi
Doğa yaşama kızmış depremlerle sallar durur bizi ayakta durmak ne hacet, seller kinini kusar siler süpürür dünyayı ayakta durmaya kimin haddi.
Son bir hediye olsun misali tufanları çıldırtır ancak Nuh kurtulur
Yapacaklarımızın yarısına bile gelmeden son nokta kapını çaldıysa kervanların yürüyüş mesafesindeki aralıkta yetişmek ne hacet
Ama sevgiyi kaybetmemiş isek bilinsin ki normal yaşayış yürüyüşe benzer ama aşık olmak ise uçmaktır ve çölleri uçarak geçmek aşkı gerçek yaşayanları bir daha ve yeniden, yeniden yaratır
Ama harekete mecal duruma düştüysek
Nefesi tükettiğimizden geri dönüşü bağırmaya yetmeyen sesimiz; aşağıya seyahate çıkmış gözyaşları eşliğinde umulmaz sonlara kendimizi hazırlarız
Bir baktık ki yaşam geçmiş dememek için her günün, her anın ve her umuda sarılış efsanesinin kıymetini bilmek gerek.