Eğitim, sağlık ve adalet bir ülkenin gelişmişliğinin olmazsa olmazları.
Eğitimdeki fırsat eşitsizliği, adalet kavramındaki müthiş yıpranma ve sağlık alanında yaşananlar; zaten zor şartlar altında yaşamam tutunmaya çalışan mutsuz çoğunluğu içinden çıkılmaz bir hayatı yaşamaya zorunlu kılıyor.
Devlet okullarındaki kimi yerlerde 40 kişiyi aşan kalabalık sınıflar, bir adım ötesindeki özel okul ve İmam Hatiplerle kıyaslandığında bir seçim yapmaya zorlar nitelikte.
Parası olanı özele; olmayanı (puanı yetersiz seviyede kalanlar için en azından adrese dayalı olanlarda) İmam Hatiplere yönlendirme mantığında.
Bunu aşmak için ise neredeyse derslik yapımı yapılıyor değil.
Sağlıkta da durum çok farklı değil.
Pandemi ile birlikte MHRS üzerinden randevu almak için en az 15 gün beklemek lazım. Acil olmayan ameliyatlar için de durum aynı.
Erken teşhisi kritik önemde olan hastalıkları ve müdahale ve tedavi süreci düşünüldüğünde tam bir kaos hali ve mutsuz çoğunluk için.
Diyelim tüm imkanları zorlayıp özele gittiniz bir göz muayenesi 250 TL’ye varan ücretlerde yapılıyor. Diş ha keza öyle. Bir de muayenesi düşük olan bölümlerde yaptırılması zorunlu olan tahlillerdeki fahiş fiyatlar ve bir de emekliyseniz maaşınıza yansıyan fark, normal SGK’lı için ise devletten tahsil edilen ücret de cabası.
…
Geçtiğimiz günlerde konu ile ilgili bir açıklama yapan Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Üyesi Dr. Halis Yerlikaya, 18 aylık pandemi sürecinde sağlık çalışanlarının tamamen pandemiye yoğunlaştığını, ertelenen sağlık sorunlarına dikkat çekerek şunları söyledi: "Pandemi sürecinde farklı hastalıklarda da artış yaşandı. Şuan bunun getirdiği ağır bir yük var. Kamu hastanelerinde başta randevu ve muayene olmak üzere ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Çok sayıda kişi randevu almaya çalışıyor ama alamıyor. Sağlıkta Dönüşüm Programı’ndan kaynaklı sorunlar da açığa çıktı. 5 dakikada bir randevu verilmesi kararıyla bir kısır döngü oluştu" dedi.
İstifa edip özel hastanelere giden hekimlere ciro baskısı yapıldığını ve hekimlere şirket kurdurtulduğunu ifade eden Yerlikaya, ‘Devlet ve hastane patronlarının vergi yükünü hekimlere yüklediğine’ vurgu yaptı.
Kamu hastanelerinin mevcut durumlarının insanların sorunlarını çözmede yetersiz kaldığına vurgu yapan Dr.Yerlikaya, Vatandaşların kamu hastanelerinde sağlık sorunlarına çözüm bulamadığını söyleyen Yerlikaya, “İnsanlar, kamu hastanelerinde sağlık sorunlarına çözüm bulamadıkları için özel hastanelere mahkum edilmiş durumda. Her insan özel hastaneye gidemiyor. İşsizlik yoksulluk var ve yeşil kart sahibi insanların oranı da belli. İnsanların büyük bir kısmı yeşil kartlıdır. Ücret ödemeden ameliyat yapmayan birçok yer var. Acil ameliyatlar bile yapılamıyor. Bu nedenle insanlar evini barkını satıp özel hastanelerde ameliyat olmak zorunda kalıyorlar. Hiç bu kadar kötü olmamıştı” diyor.
Bir hekimin ağzından bunları duymak zaten bildiğimiz bir durumun ne kadar içler acısı bir hal aldığını görmek acı.
Eğitim ve sağlık ve adalet dedik; ilk ikisindeki kaygılar ve çözümsüzlük politikaları her gün yüzlerce insanı ölümün eşiğine getiriyor. Belki de.
Zamların zorladığı mutsuz bir çoğunluk acısını içine gömüyor şimdilik.
Yazık!
(Adalete dair yazımız da bir başka güne kalsın.)