Kadınıyla erkeğiyle. Ama maalesef onları günümüze taşıma noktasında bir o kadar eksiğiz. Her zaman örnek şahsiyetlere ihtiyacımız olmuştur, özellikle de gençlerimizin. Bu zenginliğimize rağmen gençlerimiz bambaşka ve hiç olmayacak insanları model alıyorlar. İşte bu yüzden örnek kadınlardan birinden bahsedeceğim kısacık.
Hicretten önce Medine'de İslam kendisine ulaşır ulaşmaz Müslüman olmuş bir kadın. Evli ve iki çocuk annesi, Bu çocuklardan birisi hemen hemen bütün Müslümanların yakından tanıdığı, en azından hadis rivayetlerinde sıkça adını duyduğu Enes bin Malik. Ümmü Süleym künyesi ile meşhur olan Medineli bu annemizin eşi Malik, İslam'ı kabul etmemekte direniyor. Dahası çocuklarının annesinin, din değiştirmesi, onlara islamı öğretmesi ve bu konudaki kararlığın karşısında sessiz kalmıyor, büyük tepki gösteriyor, evi terk ederek Şam'a doğru giderken yolda öldürülüyor. Ümmü Süleym iki çocuğu ile yalnız kalıyor. Çocuklarını İslam üzere yetiştirme gayretiyle evlenmeyi düşünmüyor annemiz.
Tercihini eşinden yana değil Haktan yana yapıyor. Yani günümüzde sıkça rastladığımız eşim örtünmemi istemiyor, eşim namaz kılmamı istemiyor huzurum bozulmasın, yuvam dağılmasın diye onun istediği gibi davranmalıyım diyenlere örnek oluştururcasına bir duruş sergiliyor. Kulluk noktasında kula itaat olmadığını çok iyi biliyor ve bu tercihinin sonucunda bedel ödemekten çekinmiyor. Tercihlerimizi gözden geçirmemiz gerektiğini hatırlatıyor bizlere. Biz neyi, neleri tercih ediyoruz?..
Derken hiçbir kadının reddetmeyeceği yiğit, gözü pek, zengin bir adam olan ve Müslüman olduktan sonra birçok fedakarlık ve kahramanlıklara imza atacak olan Ebu Talha evlenme teklifiyle çıkıyor karşısına. Teklif, diğerleri gibi reddediliyor. Bunca zamandır taliplerini reddetmesine, nihayet kendisine de olumsuz cevap gelmesine bir anlam veremeyen Ebu Talha, muhatabının, gözünün daha fazla malda olduğunu ima eden sözler söylüyor. Ancak Ümmü Süleym onu ters köşe yapan, beklemediği bir cevap veriyor. Ebu Talha, diyor seninle evlenmeyi kabul etmememin tek sebebi senin müşrik olmandır. Allah’ı şahit tutuyorum ki, eğer İslam'ı kabul edersen senden ne altın ne gümüş talep etmeden seninle evleneceğim. Seni kendime eş, islama girişini mehir kabul edeceğim. Senden islamdan başka bir mehir istemem. -Şunu da parantez için söylemem gerek. O dönemde henüz müşriklerle evlenme yasağı gelmemişti ve birçok Müslümanın eşi mürşikti. Yani Müslüman olmayan biriyle evlenmenin önünde bir engel yoktu. Ayrıca hür ve soylu bir kadın için, mehirsiz evlenmek alışılmış bir durum değildi.-
Bu cevap karşısında Ebu Talha sarsılıyor tabii olarak. Bir müddet düşünme İhtiyacı duyuyor. Ve nihayet Ümmü Süleym'in karşısına Müslüman olarak çıkıyor, nikahları kıyılıyor. Bu duruşuyla Ümmü Süleym, Hz Peygamberin övgüsünü ve takdirini kazanıyor, en kıymetli mehir sahibi kadın olarak geçiyor tarihe.
Ümmü Süleym'den evliliğin hangi kaygıyla yapılması gerektiğini öğreniyoruz. Sonsuz hayatı göz ardı etmeden, dünyalık beklentisi ile ahiretini berbat etmeden. Eş olmanın dünyada eşine huzur kaynağı olmakla beraber cennete giden yolda da yoldaşlık etmek olduğunu öğretiyor tüm çağlara.
Bize örnek olan ikinci yönü; anneliğinden de bahsetmek gerek kısacıkta olsa. Dedim ya O, Enes Bin Malik'in annesi. Yani Enes'i Enes yapan kadın. Dört gözle ve hasretle Medine'ye gelmesini beklediği Allah'ın resulü gelince 9-10 yaşındaki yavrusunu elinden tutarak kapısına gelir, ya Rasulallah sana hediye olarak şu yavrumdan daha kıymetli bir varlığım yok. Onu sana hizmet etmesi için veriyorum der. Hediyesi hüsn-ü kabul görür ve böylece Resulullah'ın hanesinde ve O’nun terbiyesinde yetişme şansı verir sevgili oğluna . Aslında Adanan bir çocuk, güya Resulullah'a hediye, ama asıl hediyeyi annesi ve Enes alıyor. Öyle ya ona hizmet etmek, O’nun her haline şahitlik etmek O’na bu kadar yakınlaşmak kime nasip olur ki. Bir bakıma annesi bizlere de hediye ediyor küçük Enes’i. Çünkü o peygamberden aldıklarını ümmette aktaran bir kanal oluyor bir asrı aşan ömrü boyunca.
Ondan adama ahlakını öğreniyoruz. Tıpkı Meryem'in annesi Hanne gibi. yavrularımıza yapacağımız en büyük iyiliğin onları Allah için ve Allah yolunda yetiştirmek olduğunu öğreniyoruz dünyalıklara takılmadan dünya yolculuğunu yapmayı öğreniyoruz ondan...