.. /Çok uzun yıllar önce bizim Diyarbakır'da oldukça cimri bir adam varmış. Eve ekmek almayı bile büyük bir eziyet görür, karısı ondan evin ihtiyaçlarını bile istemekten çekinirmiş. Karısı bir sabah uyandığında çekine çekine:
- "Yahu bey canım sakatat çekiyor, ne olur bu gün eve gelirken alıp getir" diyor, demesine ama bir yandan da içinden "mümkün değil almaz" diye geçiriyor. Adam ses çıkarmadan dışarıya çıkıyor. Nerede bir Kurt öldüyse artık doğruca sakatatçılar çarşısına gidip sakatat pazarlığı yapıyor. Dükkan sahibi fiyatı söylediğinde cimri adamın nefesi kesiliyor adeta..
- Waaaeeeww! Ma niye ne oldiii? Böyle bir fiyat mı olır? diye kızarak tam gidecekken dükkan sahibi onu çağırıyor:
- Bak dayı galiba sen ucuz sakatat arıyorsun, şu adrese git orada ucuz sakatat bulursun diyerek adamı gönderiyor.
Adam, dükkan sahibinin verdiği adrese gidiyor. Ara sokaklarda bir ev burası. Kapıyı çalıyor, kapıyı bir kadın açıyor. Adam, kadına tam meramını anlatacakken bir de ne görsün.. Kocaman bir avlu ve avlunun ortasında bir mezar, mezarın başında iri yarı pala bıyıklı bir adam duruyor. Pala bıyıklı adamın bir elinde rakı şişesi, diğer elinde bir sopa var. Adam bir yudum rakıya vurup ardından mezara sopa ile vuruyor.
Cimri adam, sakatatı unutup, kapıyı açan kadına:
- Bacım, bu mezar kimin? Bu adam kim ve neden mezara vuruyor? diye sorunca kadın anlatmaya başlıyor.
- Kardeşim, mezarda yatan eski kocam. Çok zengindi ama oldukça da cimriydi. Hiç bir isteğimi yerine getirmezdi. Hatta ölmeden önce masraf olmasın diye evin avlusuna gömmemizi istedi. O öldükten sonra aha ben de bu ayyaş adamla evlendim. Her gün beni hallettikten sonra içip içip eski kocamın mezarını dövüyor gördüğün gibi.
Cimri adam hiç bir şey demeden oradan ayrılarak direk çarşıya gidip tanıdık bir hamal bulup hamalın sırtındaki sepete envayi çeşit yiyecekleri doldurup doğruca evin yolunu tutuyorlar. Hamal önde, kendisi arkada eve doğru giderken hamal ondan önce eve varıp kapıyı çalıyor. Kapıyı açan hanımı hamalı ve sepetin içindekileri görünce şaşırıyor. Şaşkın bir vaziyette kapıda duran Hamal'a:
- Kardeşim yanlış geldin, bu malzemeler bizim değil dediğinde hamal ısrarla kendilerinin olduğunu söylüyor, kadın da hala "Bizim değil" diye tartışırken arkadan Cimri adam yetişip karısına malzemeleri içeriye almasını söylüyor.
Kadın şaşkınlığı geçtikten sonra kocasına :
- Yahu ne oldu sana? Kafana taş mı düştü? diyince adam bugüne kadar yaptıklarından pişmanlık duymuş bir ifadeyle:
- Hanım hanım..! seni .. keni, beni döveni gözlerimle gördüm. Bundan böyle parayı yiyeceğiz.. demiş.
Siz siz olun kimseye birşey bırakacağım diye kendinizi ihmal etmeyin. Siz yemezseniz muhakkak birileri hem içer ve hem de döver; ona göre…