Sarım’da Remezan Dayı ve arıları arasındaki sadakat dolu aşkı bilmeyen duymayan yoktur; bilmeyen, duymayanlara da ben buradan duyurayım istedim.
Remezan dayının işi, evi ile kovanları için yaptığı küçük bir barınak arasında arılarının bakımını yaparak gidip gelmek olmuş yıllarca.
1955 yılıyla beraber babası Haci Şexmus ile birlikte ağaç kovuğunda yakaladığı arıları kendileri için topraktan kara kovan yaarak o arıları da kovana ehlileştirirmiş; Meşakkatli bir iş.
Yarım asır süresince de Babası Haci Şexmus ve Remezan Dayı arılarının bakımını üstlenmiş ve arıları da hiçbir zaman onları ürettikleri baldan onları mahrum bırakmamış.
Bu süre içinde mertlikleri ve yardımseverliklerini de esirgememişler insanlardan.
Derdime, yarama şifa olur diye kapılarına gelen kişileri asla eli boş çevirmemişler. Hep yardımcı olup, derde deva niyetine paylaşmışlar ballarını.
1993 yılı 16 Mayıs’ına kadar hayatları böyle sürüp gitmiş.
O sabah her zamanki gibi Remezan Dayı yine arılarının rutin bakımını yapmak için evden dışarı çıkmış. Remezan Dayı ne görsün!
Karşısında iğne atsan yere düşmez, bir sürü asker kapının önünde.
Arılarından da köyünden koparılmış Remezan Dayı.
Ramazan dayı bir daha onlara kavuşamayacağı hayal kırıklığıyla o zamanlar Diyarbakır’da küçük bir eve yerleşmiş. Aradan bir zaman geçmiş ve bir sabah evinin penceresini açması ile en az dört kovana sığabilecek arı kitlesi içeriye konmuş.
Arıları gören Remezan dayı “Arılarım, arılarım beni unutmadı bunlar benim arılarım.” diye sevinç gözyaşlarını dökmüş oracıkta. Bir on yıl kadar sonrasında köyüne dönen Ramazan Dayı arılara olan sevdasını bırakmamış devam ettirmiş. Babadan oğula devreden bu arıcılık mesleği şimdi oğlu Abdülkadir ile devam ediyor.
Bugün tesadüfen Abdülkadir ile telefonda Sarım Havzasında yapılması planlanan HES durumu üzerine konuşurken babası Haci Remezan’ın ayağa kalkarken tansiyonunun yükselmesi sonucu düşüp kürek kemiğinin kırıldığını öğrendim. Çok üzüldüm…
Hemen onu ziyarete gittim, konuştuk, dertleştik, duygulandık. Geçmişi yad ettik, gözlerim doldu,
Doğaya saygılı, yardımsever, paylaşımcı böylesi güzel insanlara ihtiyacımız var. Geçmiş olsun Remezan Dayı.