Bir şiir ya da bir hikaye yazıldığı an sahibinin olmaktan çıkar. Adının bende kalmasını isteyen (kendine göre kusuru çok bir acemiymiş. MFÇ) bir şairin kaleminden. Bana çok şey hatırlattı, bir nefeste okudum. Bir daha bir daha. Bir bakın; size neleri hatırlatacak. Buyurun…
sözün bittiği zamanlara denk geliyor ayaklarım
sokaklar geçiriyor gözlerimden
usulca yürümek lazım böyle zamanlarda
parmak uçlarında
yeri incitmeme telaşıyla…
gereksiz bir çaba belki de
günü geceye kavuşturan insan silüetlerinin yokluğu çarpıyor yüzüme
rüzgar, ekmek kokusundan mahrum
cici bici, ilaç atığı kutularda eskimolar
olabildiğince geriye koşmak lazım diyor birileri
bir baştan bir başa sokağı
eller dizde soluklanmak gibisi yok
nefes nefeseyken
kilise duvarının dibinde
…
gençlerin hoyrat yürüyüşüne rast gelen
çocukların kural bilmez sevinçleri
bir yaşlının usul bilen adımlarının gölgesizliği,
ve sokak başlarını tutanların tedirgin gözlerinde hizalanıyor zaman
gri taşların arasında biriken anılar
yüzyıllardır durmuş da akacağı anı bekler gibi
eller tetikte, kulak ölümün sessizliğinde
…
Nedense ansızın dizlerimi bir maçta kanatmak arzusu düşüyor aklıma
yağmura denk çatışma araları
toprak kadar umut da kokuyor
ah insan olma kederi
ölümlere gebe savaşma histeriği
seslerini nefeslerinde saklayanların buğusu
endişe oluyor avuç içlerinde
ve yere damlıyor umut
…
mayınlı sokağın kavşağı,
dut ağacının pervasızlığına aldırmıyor
dört ayaklı minareye veriyor sırtını gençler
yürüyorlar paşa hamamına
sol taraf surp giragos, haci hemit sağ tarafa denk düşüyor
daha aşağısı legleg bahçesi, cumhuriyet ilkokulu
bir koşu varıp soluk soluğa salçalı ekmek
istesem anamdan diye iç geçiriyor içlerinden
zamana sığmayan çocukça bir düş,
anıların depreşisi
ensede namlu soğukluğunda
ölümleri önüne katan kayıp mezarlar
sahipsizliğine ağlıyor sokak…