Diyarbakır artık eski Diyarbakır değil.
Geriye dönüşü olmayan büyük bir değişim yaşayan kendin sosyolojik yapısı neredeyse tamamen değişti.
Dün onlarca rutin olaydan ikisi daha gerçekleşti.
Bir kadın birlikte yaşadığı belirtilen kişi tarafından Şehitlik Mahallesi 50. Sokak'taki evinin bulunduğu binaya girdiğinde öldürüldü.
Nedeni arazi anlaşmazlığı olan bir diğer olayda ise 2 kişi yaşanan silahlı saldırıda hayatlarını kaybetti.
En üzüntü verici olay ise henüz 16 yaşındaki bir kız çocuğunun dövülerek öldürülmesiydi.
Dicle’de 9 Temmuz’da yaşanan olayda yapılan inceleme sonucu kız çocuğunun tespitiyle kardeşi tarafından öldürüldüğü tespit ediliyor ve kardeşi tutuklanarak cezaevine gönderiliyor.
Bir dönem bitip de yeni bir dönemin ilk sinyallerini yaşadığımız bir süreçte aslında aynı özen değişen kent sosyolojilerine de gösterilmeli.
Devletin tüm ilgilibirimleri, sivil toplum, kanaat önderi ve siyasi partilerin de içinde olduğu bir bütün halinde mücadele başlatılmalı.
Uyuşturucu kullanımı ve ticaretinin büyük bir rant kapısına döndüğü, fuhuş ve bahisin koynuna itilmiş bir gençlik var önümüzde.
Geçen bir arkadaşım, “10 yaşındaki çocuğa laf etmeye korkuyoruz. Bir çok gencin üzerinde ya silah ya da bıçak var” derken aslında ne hale geldiğimizin kısa özetini geçti bana adeta:
“Şaşırıyorum, bu kadar silah, uyuşturucu onca güvenlik ve çalışmalara rağmen nasıl satılıyor. Hele birde yasadışı bahis var (yasal olanı da dahil) gençleri yutarken nasıl da devam ediyor. Fuhuş almış başını gitmiş. Eskiden az çok iyiyi kötüyü ayırt edebiliyorduk. Artık kim iyi kim kötü bilemiyorsun. Dönüm son 15-20 yıla baktığım da; keşke bir zaman makinesi olsa da geriye dönebilsem. Benimki de imkansız bir hayal.”
Ha büyüdük, ha geliştik, sayılı ekonomilerdeniz, en büyük askeri güç, silahlar bizde derken işte geldiğimiz durum.
Kötülerin çoğaldığı ve (uyuşturucu, fuhuş, haraç) baronlarının eline adeta teslim edilmiş bir kentte ne kadar yaşanıyorsa o kadar yaşayabileceğiz.
Herkes kendi evladına, ailesine sahip çıkma derdinde.