Adam resmen sinirden ve üzüntüden hasta düşer. Bu sırada geçmiş olsuna gelen yakın dost ve akrabaları ona bir tavsiyede bulunurlar, "Diyarbakır'da meşhur bir şeyh var, ona giderseniz o bu işi çözer" dediklerinde adam hemen ertesi gün Diyarbakır'a gider ve kısa bir araştırmadan sonra şeyhin evini bulur. Şeyhe durumu anlatır. Şeyh, "Merak etme öyle bir şey yapacağım ki paranı çalan şahıs kendi elleriyle paranı getirip verir" dediğinde bizim gariban köylümüz parayı bulmuş kadar sevinir.
Şeyh yanında bulunan müridlerden kendisine bir balon getirmesini ister. Balonu alan şey nefesi yettiğince balonu öyle bir şişirirki neredeyse patlama noktasına getirir. Balonun ucunu düğümledikten sonra tavana asar. "Bak oğlum şimdi o hırsız aynen bu balon gibi şişmiştir. Öyle bir rahatsız olacak ki, bu rahatsızlığından kurtulmak ve tekrar eski haline dönmek için senin paranı geri vermek zorunda kalacak " Sonra dönüp gariban köylüye de, "İkiyüz lira vereceksin" der. Gariban köylü şeyhle sıkı bir pazarlık neticesinde, yüz lira vermeye ikna eder şeyhi. Şeyh adama dönerek, "Sen şimdi evine git kısa süre sonra bu adam paranı evine getirir."Dediğinde gariban köylü birkaç gün Diyarbakırda eş dost akraba ziyaretinden sonra İstanbul'a dönme hazırlıkları yapar. "Neden bu kadar kısa kalıyorsun ? hele bir kaç hafta daha kal " diyenlere de, "Valla büyük miktarda bir alacağım var, adam paramı getirecek benim evde bulunmam gerekiyor" diyerek İstanbul'un yolunu tutar.
İstanbul'a döndükten sonra gözleri yollarda hırsızın parayı getirmesini bekler. Günler, haftalar, aylar böyle geçer. Ama hırsız parayı getirmez. İyice öfkelenen bizim köylü otobüse atladığı gibi Diyarbakır'a şeyhe gider ve hırsızın parayı getirmediğini söyler. Şeyh tavana asılı havasızlıktan büzülmüş balonu adama gösterir. "Bak senin balon büzülmüş sen o vakit benim dediğim ikiyüz lirayı verseydin balon gittikçe şişecekti, ama eksik para verince balondaki hava da yüz liralık şişti ve adama rahatsızlık vermedi, yani nekadar para, o kadar hava..." sanki doğal gaz mubarek, ne kadar hava o kadar para... İşte böyle... Para bu; şişirir de, söndürür de, böyle akılsızlar oluncaya kadar şeyhin üstten üflediği hava da, alttan çıkardığı gaz da para eder... (Bitti)