(Elimdeki henüz bitmemiş devam eden kitabımın sunuş bölümüne bu yazımı koydum. Kitabımda Yoldaşlarımı anlatıyorum. Her birini yüreğime nakşettiğim özellikleri ve mücadeleleri ile ele alıyorum…)
../Yıl 1980 darbenin ayak seslerinin gittikçe yaklaştığı bir ilkbahar günü tutuklanmış ve Diyarbakır 2'Nolu Askeri cezaevine konmuştum. Hiç umurumda olmamıştı çünkü içeride hazine değerinde yoldaşlarım vardı. Ekseriyetle Kızıltepeli yoldaşlarımın olduğu koğuşa gitmiştim. Bozo (Halim Yıldırım), İbrahim Akan, Refik Akay , Şeyhmus Tekin ( Mehmet Bilal Tekin 'nin kardeşi) Cemal Sulhan ( Necat Sulhan abinin kardeşi) ve diğer yoldaşlarımla yürek yüreğe kucaklaşmıştık..
Şeyhmus ve Cemal ayrılmaz ikiliydiler. Hatta aynı ranzayı paylaşıyorlardı. İkisi de bütün insanlık ve yoldaşlıklarını gülümseyen yüzlerine taşıyıp yüreklere çığ gibi büyüyen sevgi gönderiyorlardı. Hele Şeyhmus, koğuşumuzda olan KUK davasından tutuklu ve çok iyi bir ozan olan Kızıltepeli Hemid e aşık'ın Kürtçe kılam ve sıtranlarına hep eşlik ederdi. Özellikle "Kine em" Sıtranına bayılırdı.. Hemidin, her Kine Em? deyişinin ardından yüksek sesle ve büyük bir heyecanla Şeyhmus'un, "Kurdın Em! " diye haykırması hala kulaklarımda çınlıyor.
Ben hep, "Kurtuluş Hareketi kızıltepede nasıl bu kadar etkin oldu" diye düşünmüştüm. Kızıltepeli Yoldaşları tanıdıktan sonra, böyle yiğit kişiliklerin bu örgütlenme içinde yer almasının en büyük faktör olduğunu anlamıştım. Gerçekten Kızıltepe Devrimci kişiliği bambaşka birşeydi. Onları çok yakından tanımama neden olan tutuklanmam benim yaşamımda bir kırılma, bir sıçrama tahtası olmuştu..
Yoldaşlarımdan önce Cemal, ardından İbrahim Akan, Bozo, İbrahim Turgut ve son olarak Şeyhmus Tekin'in gidişleri ile hergün bir yanım eksildi.. canımdan, beynimden parçalar kopuyor hazan mevsimi misali önce sararıp ardından dalımızdan sessizce kopup gidiyoruz..
Bekleyin yoldaşlar, Bozo'nun etrafında koğuşta olduğu gibi toplanıp, "Kine Em? " diyeceğimiz günlere bızler de koşup geliyoruz.