Sokakta yaşayan hayvanlar için Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu'nda uzun tartışmaların ardından Hayvanları Koruma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi AK Parti ve MHP'li komisyon üyelerinin oylarıyla kabul edildi.
Hayvanlara yapılan işkencelerin gündemde olduğu 2004 ve 2021'deki düzenlemelerde temel amaç ortaya çıkan sorunları çözmekti. Evcil hayvanların mal statüsünden can statüsüne taşınması odaktaydı.
Bu düzenlemeler kapsamında yakala, kısırlaştır, sal modeli kanuni düzenlemenin içerisine konulmuştu. Tabii geçen süreç içerisinde bu modelin uygulanabilirliğinin istenilen düzeyde olmadığı ve popülasyonun kontrol altına alınmadığı belirtilmişti.
Popülasyonun artması sebebiyle sosyal hayatın farklı şekillerde ve olumsuz bir biçimde etkilendiği ön görülüyor.
Şimdi ne olacak?
Konuya ilişkin Tarım ve Orman Bakanı Yumaklı süslü cümlelerle, ülkede 4 milyona yakın sokakta yaşayan köpek vurgusuyla, "Temel bakış açımız, toplumsal hayatı etkileyen hususların elimine edilmesi ve sahiplendirme. Daha sonra popülasyonun kontrolü için kısırlaştırma ve rehabilitasyon” diyor.
Bir de sahipsiz köpek düzenlemesine uymayan belediyeler için 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası öngörüldüğünü söylüyor.
Ancak bu konudaki temel eleştiri ve tepki. uyutma adı altında hayvanların yaşam hakkının elinden alınması söz konusu.
Hukukçu Yaşar Altürk’ün konuya yaklaşımı şöyle:
Hayvan katliamı için şu “ötenazi” sözcüğünü kullanmalarına ifrit oluyorum. Çünkü ÖTENAZİ; şifa bulmaz hastalığa yakalanan insanların, bir an önce hayattan kopmak amacıyla, belli tıbbi destekler alarak, kendilerini öldürtme istekleridir.
Bu haliyle ötenazi;
1) Hayvanlar için değil de, şifa bulmaz hastalığa yakalanan insanların,
2) Kendi istek ve iradeleriyle başvurdukları bir yöntemdir.
3) Ancak [kendi iradesi ile ölüme yatmak isteyen] bireyin bu isteğini yerine getirebilmesi için hukuk sisteminin [ceza yasalarının] buna izin vermesi gereklidir.
4) Ülkemizin kabul ettiği ve halen uygulanmakta olan ceza ve idare sistemi, bireylerin ya da kitlelerin ötenazi yöntemine başvurmalarını yasaklamaktadır.
Osmanlı’dan kalma mevzuatımızda köpek öldürmenin adı, ‘İTLAF’tır! Bu sözcüğü kullanmaktan kaçındıkları için Kriminoloji ve Ceza Hukukunda yer alan ve özel koşullarda sadece birey için uygulanan yöntemin ismi etrafında dönme dolap çevirerek ve kırk çeşit hile ve sahtecilik yöntemleri kullanılarak yasa yapma çabasının hukuk etiği ve ahlak kuralları ile bağdaşmadığı sabittir.
Köpek ve kediler için çok feci bir tuzak. Ama bunun ismini dahi, dürüstçe telaffuz edemiyorlar. İtlaf kavramını gizleyerek, çok çok alâkasız bir “ötenazi” kavramına sığınıyorlar. Şu manzaraya göre, kedi köpek katliamına imza atanlar, (kelimelere takla attırarak) hala kıvırmayı tercih ediyorlar. Bir hukuk fakültesi 2. Sınıf öğrencisi “Ötenazi” kelimesini bu anlamda kullandığı takdirde, kocaman bi sıfır alır ve Ceza Hukuku dersinden çakar.