Ramazan öncesinde herkesin aşağı yukarı beslenme rutini şu şekildedir: 3 ana öğün, olmadı 2 de ara öğün.
Ramazanda ise bu rutin sadece 2 ana öğüne düşer.
Buradan şöyle bir anlam çıkarabilir miyiz?
Ramazanda daha az yiyoruz!
Bu durumda mantıken “Gıda satışının daha az olması gerekmiyor mu?”
Daha az olacağı için de doğal olarak gıda fiyatların düşmesi gerekir.
Ama her ne hikmetse Ramazan ayından günler önce fiyatlar yükselmeye başlıyor.
Bunun sebebi de gıda satışında patlama yaşanıyor olması.
Neden?
“Karnımızı değil de gözümüzü doyuramadığımızdan” olmasın…
Burada kalkıp “Gıda satıcılarını fırsatçı” diyerek bu işten sıyrılabilir miyiz?
…
Çarşıda pazarda “kıtlık öncesi hazırlıklar benzer kuyruklar oluşuyor.
Arz-talep meselesi.
Tüketici alışkanlıklarını bilen Pazar sahipleri de bu işi fırsata çeviriyor.
Ramazan öncesinden başlayarak yapılan stoklarla piyasa arzı hiç olmadığı kadar artıyor.
Doğal olarak da zamlar ardı arkasına geliyor.
Serbest piyasanın kuralı budur.
Sofralar tatlıdan, yemek çeşitlerine kadar olmadığı kadar tıka basa doldurulup belki de yarısı çöpe gidiyor.
İsrafın haram kılındığı bir dinde…
Dinin emrettiği bir ayda israf rekorları kırılıyor.
Hiç akletmez miyiz?
Bize düşen sadece suçlayacak birilerini aramak; işin kolayı da satıcılar, Pazar sahipleri…
Onları bu hale getiren bizim tüketici alışkanlıklarıyla farklı bir boyuta gelen bitmek bilmeyen aç gözlülüğümüz…
Nefis terbiyesini önceleyen çok güzel bir ay olan Ramazan ayında biz sadece yemek vakitlerini değiştiren ve o vakitleri de normal şartların çok üstünde yiyerek geçiştiren bir ümmet olduk maalesef.