Duygusal sözlerin altına hareketli müzikler yerleştiren yozlaşmış kültürün çocukları bu anlattıklarımı yadırgayıp saçma bulacak, biliyorum. Fakat, belki de bozukluğundan şikayet ettiğim o topluluktan uyanmak isteyen bir can çıkacak. Bu sözlerim tam olarak uyanma ihtiyacı duyan o genç için yazıya aktarılacak. Ekmekle karne veren zihniyeti porsiyon boyutunu ayarlayan zihniyet mi eleştirecek? Aza tama etmeyen çoğu bulamaz sözünü öyle bir mühürlediler ki dilimize haksızlığa itiraz etmeyi kırk kere düşünür olduk. Sus küçüğün söz büyüğün deyiminin de içi boşaltıldı. Aklı başında büyükleri kastediyor o söz. Küçük, büyük, kadın ve yaşlı ayırmayan at gözlüklü büyükleri değil. Parça parça aşınıyor aile birliği! Maddiyatın maneviyata endekslendiği günümüz dünyasında şiddetli geçimsizlik meydana geliyor. Çünkü, bu parayla ev geçindirmeye çalışırken kadın ve erkekten bağımsız evin reisi kendini bitiriyor. Büyükler artık söz söylemeden de porsiyonlar küçülüyor. Reva gördükleri ile ancak büyüteç yardımıyla büyüyor. Aynı büyüteçle televizyondan ruhumuza işleyen siyasilere de bakıyor olsa gerek. Başka türlü susmanın izahı yapılamaz. Acaba yöneticilerimiz bir yerlerde yeni sürüm Turgut Özalcılık mı oynuyor? Benim memurum işini bilir sözünün yerini benim işçim işini bilir mi aldı? Lütfen KHK'ya yani Kullanılmış Halklar Kılavuzuna ekleyin. Çünkü, sizin işçiler işini pek de biliyor gibi görünmüyor. Ama ekonomi başta olmak üzere birçok faydalı ilimde yüksek lisans seviyesindeler ve bunu sizlere borçluyuz. Nüfusun kayda değer büyüklükteki kısmını müslümanların oluşturduğu vatanımın halden anlamakta ki zayıf yönünü pek değerli yöneticilerin Ramazan ayı mantığıyla idrak etmesi çok mu zor? Ödev de şu; on yedi bin iki lira ile otuz gün geçinmek. Bırakın Ramazanın farzı olmasını, dini manada büyük bir çıkmaza girilir ve inançsız nesiller yetişmesi için politika izlendiği bile düşünülebilir. Sosyal ve psikolojik anlamda kabul edilemez bir konuyu sürdürmeye çalışmak nasıl izah edilir anlamak mümkün değil. Liberal tutumun dengelenmesi yahut değişmesi için mesai harcaması gereken altı yüz kişi sadece bir sonraki ki ay yatacak maaşlarını bekliyorlar. Özel teşebbüs denetimlerinin artması ve caydırıcı yöntemler bulunması gerekiyor. Kaymak tabaka bir kahveye en az iki yüz lira öderken asgari ücretle geçinen dört kişilik bir ailenin her bireyi günde yüz kırk lirayla geçinmek zorunda. Her seçim dönemi YOLsuzlukla mücadele naraları atıp KÖPRÜyü geçene kadar seçmene dayı diyorlar. Onlar da haklı. TOGG açın halinden anlamaz ki.!
Mesut Çokur yazdı: Seksen Yılda Devri Daim
Mesut Çokur yazdı: Seksen Yılda Devri Daim