Duymayınca unutulur zannediliyor da unutulmuyor ki meret. Yakını cennet ırağı kıyamet. Ya Rabbi sanadır medet. Acıysa bal haramsa helâl et. Yüreğimi aşikâr niyetimi kabul et. Bedenimi terk-i diyar etmiyor isem o dur buna delalet. Özdemir Asaf konuşamaz ki seni. İneceği durağı söyleyemeyen adam seni nereden bilecek. "R" var senin adında. Senin durağında istese de inemez. Cemal Süreya da bilmez. Çünkü, sevda soyadından bir harf koparmaya benzemez. Sevdalanmak alfabeye kafa tutmakla yan yana gelemez. Attila İlhan hele yanından geçemez. Üçüncü şahıslar iki kişilik davalara sirayet edemez. Nazım Hikmet'in saat kordonuna işlenemez GURBET. Ancak, Slav kadınlara hüküm eder sevda dediği nedamet. Hamit Tarhan'ın yüreği yetmez. Ağıt yaktıklarının kırkı bitmeden yeni gül dermekle izah edilemez. Türk Edebiyatı da nasibini aldı benden. Seni kimden soracağım? Ben Kolomb'um sen Hindistan, ben bülbülüm sen gülistan. Seni düşleyince nasıl mutlu olmaz ki insan! Hangi lehçe bu kulağımın şahitlik ettiği hangi lisan? Keşke gözümün gördüğüne kulağımın duyduğuna sen de şahit olsan. Her kelimesi vurur yüreğime sessiz, sensiz ve sertçe. Yine de korkup uçmuyor ödlek sandığım yavru serçe. Konuşan iki kişi ve yalnızca üç hece; adı GURBETÇE. Ölümü bekliyordur o da benim gibi sadece. Yuvasına çalı çırpı taşırken umut doluyordur da yalnız olduğu için içleniyordur her gece. Bir sızı kaplıyordur içini keskin, buruk ve ince. Sonrasını düşünmüyor ki insanlar ve serçeler sevince. Kelimelere ihtiyaç duymadan da konuşurduk biz seninle. Var mısın ellerimi bırakmadan bu yola çıkmaya benimle? Son
mesutcokurr@gmail.com