31 Mart yerel seçimlerini büyük sürprizlerle geride bıraktık.
Neydi o sürprizler, bakalım…
CHP’nin beklenmedik başarısı.
Genel Başkan Özel’in başkanlığındaki ilk seçimde CHp son 50 yılın en büyük başarısını gösterdi ve Ak Partili dönemde ilk defa öne geçti.
35 ilde Ak Parti’nin önünde seçimi önde tamamladı. Üstüne katarak, şehirlerde 35-24’lük bir fark oluşturdu.
Bunun birçok sebebi vardır ve uzmanları bunu detayıyla paylaşacaktır.
Ama kabataslak ortaya çıkan ön veriler şunları gösteriyor:
Yüksek enflasyonun ve hayat pahalılığı, gelir dağılımının iyice bozulması, emekliler arasındaki maaş memnuniyetsizliği, orta sınıfın çökmesi. Rahmetli Demirel’in o meşhur sözü: boş tencerenin deviremeyeceği iktidar yoktur öngörüsü.
Bu bir deyip tam da bu noktadan devam edelim…
En zengin kesim ile en yoksul kesim arasındaki makasın giderek yoksul aleyhine açılması.
Türkiye’de son verilere göre 61,5 milyona yakın seçmen var. Bu seçimde resmi olmayan verilere göre, oy kullanma oranı yüzde 78 dolayında gerçekleşti. Demek ki 61,5 milyon seçmenin kabaca 48 milyona yakını oy kullanmış. 16 milyona yakın tamamı seçmen konumunda emekli, bir o kadar da yine seçmen konumunda ücretli çalışan var.
Bu seçmenlerin de genel eğilime uygun olarak yüzde 78’inin oy kullandığını varsayarsak emekli ve ücret geliri elde eden 25 milyon dolayında seçmenin bu seçimde oy verdiğini düşünebiliriz. Demek ki seçimde oy kullananların yarısından biraz fazlası emekli ve ücret geliri elde eden kişilerden oluşuyor. Aktif çalışan 16 milyon dolayındaki kişinin kabaca 7 milyona yakını asgari ücretle çalışıyor. Emekliler, asgari ücretliler ve üst düzeyde ücret alanlar dışındaki ücretliler yaşanan yüksek enflasyon ve artan hayat pahalılığı karşısında aldıkları ücretle geçinemez durumdalar. İktidar, özellikle son bir yılda giderek artan hayat pahalılığı karşısında durumu hızla bozulan bu kesimin sorunlarına çözüm getiremiyor. Ne enflasyonu düşürebiliyor ne de hayat pahalılığını giderecek kadar ücret artışı yapabiliyor. Çünkü artan kamu kesimi israfı ve çeşitli yanlış politikalar sonucu bütçe artık yönetilemez duruma gelmiş bulunuyor.
22 yıllık iktidarın tek rakibi yine kendisi olduğu; AK Parti’nin uzun yıllardır kendisini yenileme çalışmasında zayıf kalması.