Başak Demirtaş’ın aday olması, sonrasında DEM Parti ile diyalog içinde adaylıktan çekildiğini duyurmasına tepkiler geldi.
Aday olması hem CHP hem de Ak Parti için farklı anlamlara geliyor. Biri için kayıpken diğeri için kazanma olasılığı demekti.
Peki, süreç neden böyle gelişti?
Ne kadar doğru bilemiyoruz tabi ancak arka planda gelişen bir çözüm sürecinden söz ediliyor.
Uzun zamandan beri arka planda bir uzlaşı arayışından söz ediliyor.
Yansıyan üç madde şu şekilde:
1- DEM Parti HDP’ye yönelik kapatma davası ile Kobani Davası’nın siyasi değil, gerçek manada hukuki bir şekilde işletilmesi.
2- DEM Parti kayyum politikasından, yine hukukun bir gereği olarak vazgeçilmesini istiyor.
3- DEM Parti, Abdullah Öcalan üzerinde yürütülen ama hiçbir hukuki dayanağı bulunmayan tecrit uygulamasından, yine hukukun bir gereği olarak vazgeçilmesini istiyor.
…
DEM Parti’nin Başak Demirtaş ve Leyla Zana’nın 21 Ocak’ta yaptıkları açıklamalardan önce ve sonra Ak Partiyle yukarıdaki talepler çerçevesinde çeşitli temaslar kurulduğu tahmin ediliyor. Zira bu gibi kulis bilgilerin geçmişi genel sçimler sonrasına dayanıyor.
Fakat öyle anlaşılıyor ki, bu talepler hükümet tarafından karşılanmıyor.
Tüm bunlar bir yana bölge seçmeninin CHP ile ilgili de çekinceleri var.
Genel seçimlerde Kemal Kılıçdaroğlu ile Ümit Özdağ arasında yapılan ve protokole dökülen anlaşmanın öfkesi hala soğumuş değil.
İki tarafı keskin kılıçta kazanan kaybeden kim olacak?
DEM Parti, Başak Demirtaş bir başka adayla İstanbul seçimlerine girecek. Dolayısıyla bundan sonra İstanbul’da hem Ak Parti’nin hem CHP’nin işi zor olacak.
Bir başka soru da; DEM Parti ve Başak Demirtaş’ın hamlesinin zamanlama itibariyle erken olduğuna dair eleştiriler var.
Zira DEM Parti’nin, Başak Demirtaş ismine sıcak yaklaşımı sergileyen tabanına bu kararı anlatması da zor gibi gözüküyor.
İktidar ve ana muhalefet İstanbul’a anlam katacak yarışlarını kendi başlarına yapabilirler.