M. Ali Bağırtan yazdı; Saklı Fısıltılar

M. Ali Bağırtan yazdı; Saklı Fısıltılar

Bir süredir kendimi,
sanki yerini arayan bir gölgenin karanlığına
dokunur gibi yoklayıp duruyorum;
nerede eksildiğimi ya da
nerede taşacak kadar çoğaldığımı bilmiyorum—
belki de hiçbir yerde değilim.
Ama garip bir şekilde,
içimde açılan boşlukların kenarları hâlâ
senin sesinin izlerini taşıyor,
ve ne kadar inkâr edersem edeyim,
bu iz her geçen gün daha belirginleşiyor.
Sen de farkındasın aslında;
insan bazen kendi sesine bile yabancı düşecek kadar derine çökerken,
benim sana söyleyemediklerim,
dizlerime çöküp ağırlığını bırakan
suskun bir kalabalık gibi bekliyor.
Konuştukça yoruluyorlar,
sustukça çoğalıyorlar.
İçimde, adını anmaktan çekindiğim küçük bir bölge var;
artık seni çağırmaması gerektiğini öğrenmiş olmasına rağmen,
her gece kulağımın en derin ucuna,
ismini hatırlatan bir rüzgâr dokunuyor.
Günler akıyor ve ben alıştığımı sandığım her şeye
küçük küçük, ama kesin bir şekilde yabancılaşıyorum;
çünkü bazı alışkanlıkların yerine hiçbir şey oturmuyor,
yerini bulmaya çalışan her şey
savrulan bir yaprak gibi yolunu kaybediyor.
Bazen buğulu camlarda
yansıyan bir silueti görmekten çekiniyorum.
“Her şeyi unut” diyorum kendime,
ama neyi unutacağımı bile unutacak kadar
her şey birbirine karışmış,
çözülmesi imkânsız bir düğüm gibi.
Aşkın tuhaf bir huyu var:
Ne tam olarak iyileştiriyor,
ne de sessizce yok olup gidiyor.
Benimle kalan, yarı uzak, yarı yakın bir sevgi kırıntısı gibi;
ne senden uzak durmama izin veren,
ne de sana geri dönmeye yüz bırakan bir hâl…
Aslında birinin kalbinde yer bulma isteğimin tek sebebi
hiçbir zaman sen değildin;
ama itiraf etmeliyim ki,
en çok sana yakışsın isterdim.
Çünkü senin bulunduğun yer,
hayatın en gri ve keskin anlarında bile
içimde bir sıcaklık filizleniyordu.
Şimdi her şey aynı anda hem hafif hem ağır;
hem senden uzak, hem de tuhaf bir biçimde sana yakın.
Ve en ironik olanı şu ki,
içimde hâlâ senin için sakladığım küçük bir iyilik var;
kimsenin dokunmamasını istediğim,
benim bile bozmak istemediğim bir iyilik.
Belki bir gün bir sokak köşesinde karşılaşırız;
sen “İyiyim” dersin,
ben de o eski alışkanlıkla aynı yalanı tekrarlarım.
Ama ikimiz de biliriz—bazı şeyler iyileşmez;
sadece daha sessiz bir yere çekilip,
kendini daha az belli eder.
Ve kabul etmek zor olsa da,
iyi ki böyle oldu diyorum kendi kendime;
çünkü seni düşünmek bile,
hayatımın en karanlık bölgelerine
sönmek bilmeyen bir kıvılcım gibi
küçük bir ışık bırakıyor.


Benim için büyük bir mesele değil belki,
ama bilmeni isterim:
tüm olup bitenlere rağmen,
kalbimde sana ayrılmış yer
ne kadar uğraşsam da çirkinleşmiyor;
belki de bu, senin son mucizendir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazarlar Haberleri