Yalnız kendini düşünen tarafların kendini değil de beraberliği savunmaya başlamasıyla bazı kayıpları geri kazanmaya başlayabiliriz. Kaybedilen zamanı geri getirmek asla mümkün olmadığını biliyoruz. Çünkü tarihi geri alıp yaşanacakların tekrar yaşanmasını sağlamak günümüz kurgu yaklaşımlarından öteye bilimsel veriler elde edemedi. Belki gidip yaşanmışlıkları görme imkanı olabilir ama ne müdahil olunabilir nede fiziki olarak orada herhangi bir şeye dokunabilir ama gidiş için henüz bilimsel teknik aletler oluşturulmadığını da düşünüyorum. Olumsuzluklarla kaybedilen zamanı geri getirmek mümkün olmazsa da yaşanan olumsuzluklarda oluşan kötü psikolojiyi bertaraf etmek için; ara olarak açılan mesafeleri geri kazanmaya, geri kapatmaya dair hızlı adımlar atılabilir. Telafisi mümkün olmayan bazı şeylerin ağrısı hafife indirilebilir. Bundan sonraki birliktelik ve beraberlikleri onları daha fazla sosyal hale getirebilir. Daha donanımlı ve daha örnek davranışlara sebep olabilir ki buda evrensel ilişkilerde marka olmamak için herhangi bir engel yoktur. Hele taraflardan biri devlet ise çok daha donanımlı olanaklara sahip olduğunu düşündüğümüzde, devletin halkla daha fazla yakınlaşabileceğini düşündüğümüzde daha fazla adım, daha donanımlı adım atıp kendini halkın bir hizmetkârı olduğunu kanıtlama ihtiyacı duyabilir ve duymalıdır. Ve mevsim bahara endekslendiğini gören herkesin kuruyan ve sertleşen yüreklerinin yumuşamamasının imkânı yoktur. Yeni süreçlerin yeni heyecanları olur ve bu elde edilen heyecandan faydalanıp hızlı mesafeler kat edilebilir. Burada esas olan sizin samimi yaklaşıp yaklaşmadığınızdır. Eğer siz samimi yaklaşırsanız başlarda oluşan olumsuz hava veya ümitsiz bir yel estiren şeylerin bir süre sonra sizin geminizi limana çekmenize yardımcı olabileceğine dahi şahit olabilirsiniz.
Bazı sorunları tedavi etmediğin zaman, sorun bir başka soruna kapı aralar ve sorun bir gediğe dönüşerek büyür. Dönüşülen eksiklik veya gediğin büyüklüğü sizi meşgul etme ve yeni hazırlıkla sürükleme düzeyini, boyutunu gösterir. Oysa yaşamın formatı, insani ilişkileri üstün kılmaktan geçtiğini unutmadığımızda, her zaman daha fazla nasıl yakınlaşabilirim diye kaygılandığınızı gösterdiğinizde, insanlar yanlışların tedavisine tez elden kalkışır. Sizin alçağınız tedbir sizin yaşama yaklaşım kalitenizi, ciddiyetinizi gösterir. Bu kalite ve ciddiyet toplumsal ilişkilerin örülmesine katkınız ve bu katkının gidişata yön verici etkisini önce size ve daha sonra tüm çevreye hissettirir. İnsanın kendi vücudu ağrıdığında ağrıyı ortadan kaldırmak ister, çünkü tehlike çok yakın ve direk hissettiricidir. Can yanışı sizde ise ilkin siz hissedersiniz ve tedbiri de ilk elden siz düşünürsünüz. Toplumda ilişkileri tehlikeye sokan yaklaşımları da böyle görmek gerekir ve insanlara bu tehlikeyi hissettirmeliyiz ki derhal yanlış davranışları terk etsinler ki yarınlar güvence altına alınabilsin. Siz bir şeyi hissettiğiniz halde tedbir almazsanız ve bu olumsuz bir şey ise daha sonraki süreçlerde sonuçları acı verici olabilir ve önü alınamaz bir konuma sıçrayabilir. Bu nedenle herhangi bir sorunda tez elden tedbir şarttır ve üzerine gidilmesi gereken ciddi bir yaklaşım takınmak gerekir. Bu kadar büyük dünya savaşları ve bunca istila saldırılarında insanlık el birliği edip tedbir almasalardı; şimdi dünyanın hali bambaşka olurdu. Ama bir de sorun çıkmadan sağlıklı tedbirler alınıp bu tedbirler yaşama yön verseydi ve hiç savaşlar çıkmamış olsaydı, dünya kaynakları eşit ve herkes doğru bir şekilde bu kaynaklardan faydalansaydı dünyanın hali ne olurdu diye sorun ve kendince vasata kaçmadan cevap vermek lazım.
Önce siz kendinize güvenmelisiniz daha sonra insanların size güvenmesini istemelisiniz. Siz sizi tatminkar bir biçimde onaylayıp güven sağlamazsanız hiçbir zaman bir başkası için güven veya esin kaynağı olamazsınız. Burada geçerli olan etkiye tepki meselesi değildir, yapılan hazırlıkların birikimlerinden elde edilen bilgilerin bilincinizi ne ölçüde değiştirdiği ve bir başkasını da aynı biçimde dönüştüreceği ile ilgilidir. Sizin kendinize güveniniz ukalalıktan uzak ve mütevazı sınırlar içinde olmalı, sizin de mütevazı davranan insanları hor veya küçük görmemelisiniz ki! Siz de aynı yabanıl ve cahilce davranışa denk gelmeyesiniz. Yabanıl ve cahil davranış beyni devreden çıkarır ve ortaya bilinçten uzak davranışlar çıkar. İnsanların yabanıl davranışları terk edeli on bin yıllar olmuş ve her gelişen ilişki veya gelen günde bu yabanıl davranışların hortlamaması için tedbirler almaktadır. Ama her ne kadar tedbir alırsanız alın yine de küçük sapmalar yaşanabilir ve sizin daha önceki ciddi yaklaşımlarınızdaki verileriniz, birikimleriniz sizi daha farklı tedbir almaya veya daha farklı yaklaşım sergilemeye itecektir. Bu sizin birikimlerinizinle kendinizi eğitim düzeyinizin sentezi ve ortaya çıkan sonuç olmuş olur. Siz kendinizi eğitirken ki yaklaşımınızın ciddiyetini de ortaya serer çünkü en doğru eğitim davranış değişikliğine yol açan eğitimdir. Bu eğitimlerle sizin alacağınız tedbirlerde veya yaşanmasını istediğiniz yaşam tarzında net iseniz ve yaşanacakları içinize sindirmeye hazırsanız; önerin. Siz yaşanması konusunda net değilseniz bir başkasına önermeyin zaten etki de yapmaz ve sonuçta alamazsınız.
Siz insanların kendilerine güven isteklerine olumlu cevap verirseniz, insanlarda sizin olumlu davranışlarınıza veya istek talebinize olumlu cevap verirler. Şayet bu ikilemde bir aksaklık varsa bunun tedavi konusu ve yaklaşım eksikliğini, soruna tespit ile başlayıp geriden gelecek adımlara hazır olunup olunmadığına dair tespitler yapıp yakınlaşmak gerekir. Bu karşılıklı güvenin tesis edildiğinin ilk adımı olabilir ve bundan sonrası için açık bir arazide hasat yapmaya benzer daha rahat çalışmalar ortaya çıkarılabilir, daha rahat davranışlar sergilenebilir. Siz güven oluşturacak davranıştan uzak durursanız, size yaklaşanlar sizin renginizde yaklaşım sergilerlerse! Sonuca dönük olumlu şey beklenmez. Olumlu sonuç oluşmaz. Ortam kıstasa kıstas ilkesinin gölgesine girebilir veya etkiye tepki ikilemindeki iklime girebilir. Ama siz güven tesis edecek davranışı, sözünüze sahip olmayı, çalışkan olmayı, anlama kapasitenizi sürekli geliştirmeyi, iyi niyeti üstün kılacak davranışları ortaya çıkarmayı becerirseniz, insanların kıymetini insan olarak bilirseniz istenilen sonuca varırsınız. Çünkü insanlar insan oluşlarını nankörlüğe borçlu değildirler. İnsanlıklarını erdemli davranışlara, birbirlerine sahip çıkmaya ve birlikte eşit yaşamanın mümkün olabileceğini göstererek bu günlere gelinmişlerdir. Bunu aklımızdan çıkarmadığımız sürece ve bu sürecin gerekliliğinin gereklerini yerine getirip güvenli durduğunuz sürece ve güven aşıladığınız sürece hem sizin yaşamınız rahat olur hem de ilişkide bulunduğunuz insanların yaşamını rahatlatmış oluşunuz. Bundan sonrası gökyüzünde gökkuşağı ve mevsim sizin yaşamak istediğiniz mevsim olur.