Kalbimizi Korumak

Sosyal medyada kime ait olduğunu bilmediğim bir sözle karşılaştım, “Kalbinize iyi bakın, yüzünüze yansıyor.” Ne kadar da manidar…

Sosyal medyada kime ait olduğunu bilmediğim bir sözle karşılaştım, “Kalbinize iyi bakın, yüzünüze yansıyor.” Ne kadar da manidar…

Gözlerin ve kalbin bağlantısını özetleyen klişe sözlerden biri de “gözler kalbin aynasıdır.” Gözün görmesiyle başlayan hareket, beyne iletilir oradan da asıl karar merkezi kalbe varır. Yani görülen her nesne, her eylem, insanın maddi ve manevi dünyasında suya atılan taş gibi bir hareket başlatır ve halka halka büyür. Bu sebeple insan evvela gördüklerinden, baktıklarından sorumlu olur. Çünkü kalbini besleyecek olan gıda gözleri yoluyla düşüncelerine iletilenlerdir.

Azalara iletilen düşünceler, dışarıdan görülen fiillere dönüşür. Fiile dönüşmese bile ruh üzerindeki yansımasıyla gözlerden ve kişinin simasından okunur hale gelir. Müşahade edilmesi hareketlerin görülmesi kadar kolay olmasa da muhataba hissettirdikleri kalpten geçenler olmaktadır.

Her bir âzanın bir vazifesi vardır. Göz görmek, kulak işitmek, ayak yürümek içindir. Kalbin vazifesi de muhabbettir. Kalp muhabbet duymazsa, günahlara bulanırsa hastalanır katılaşır ve mühürlenir. Kararmış bir kalbin ilacı da daima istiğfara devam etmektir. Hadis-i şerifte Hz. Peygamber (s.a.s) şöyle buyurmuştur: “Kul bir hata işlediği zaman kalbine siyah bir nokta vurulur şayet el çeker bağışlanma diler ve tevbe ederse kalbi cilalanır böyle yapmaz da tekrar hatalara yönelirse siyah nokta arttırılır ve neticede bütün kalbini kaplar. İşte Allah-u Teala’nın Mutaffifin 14. Ayette “Hayır doğrusu onların işleyip kazandıkları kötü şeyler kalplerini paslandırıp köreltmiştir” dediği pas budur.”(Tirmizi, Tefsir, 83) Kalbinin katılığından şikâyet eden bir adama Hz Peygamber (s.a.s) “yetimin başını okşa” tavsiyesinde bulunmuştur.

Kalbi Selim olarak tarif edilen sağlıklı kalpten dışa yansıyan da salih ameller olur. Kuran'ı Kerim'i okumak, anlama gayretinde olmak, nefsi beslemekten kaçınmak, Allah'ı çokça zikretmek, daima şükretmek, seher vakitlerinde Allah'a dua etmek, halini arzetmek, gece ibadet etmek, salih insanlarla oturup kalkmak kalbe iyi gelen amellerdir. Rabbimiz kalbi huzura erdiren yegane şeyin "Allah'ın zikri" olduğunu ifade buyurmuştur. (Ra'd 28) “Müminler o kimselerdir ki, Allah’ın adı anıldığında yürekleri titrer, kendilerine Allah’ın âyetleri okunduğunda bu onların imanlarını arttırır. Onlar yalnızca Rablerine güvenirler.” “Namazlarını özenle kılarlar, kendilerine verdiğimiz şeylerden bir kısmını Allah yolunda harcarlar.” Enfal Sûresi 2-3. Ayetler kalbe şifa reçetesinde yol göstericidir. Allah’ın ayetlerini imanı arttırıcı bir hal ile okumak, yalnızca Rabbine güvenmek, namazı özenle kılmak ve kendisine verilen nimetleri Allah yolunda harcamak Müslüman bir kimsenin kalbini selim tutmakta gayret edeceği hususlardır.

Şuara Suresi’ndeki Hz. İbrahim’in duası hepimizin ezberinde olmalı: “Rabbim! Bana hikmet ver ve beni iyiler arasına kat. Arkadan gelecekler içinde iyilikle anılmayı bana nasip eyle! Beni, naîm cennetine girenlerden eyle! İnsanların diriltileceği gün ve Allah’a temiz bir kalple gelenler dışında malın da çocukların da fayda vermeyeceği gün beni mahcup etme!”

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazarlar Haberleri