Biz insanoğlu, her halimizle Rabbimize tercümanlık yapmak için var edilmişiz adeta. Evet yegane vazifemiz Allah’ın varlığına, birliğine tercümanlık. Bu tercümanlığı en mükemmel manada insan yapar. Kulluğun aslı da bu değil midir zaten?
Çevresindeki varlıkları Allah’ın adıyla okuyup yorumlaması, Allah’ın onlardaki sanatını görmesi, onlarla Allah’a yol bulması, onlardaki sanatla Allah’ın mükemmelliğine kudretine ulaşmasıdır maksat. Ve tam tersini de yapması için. Diğer bütün varlıkların kulluğunu da sunar yüce Rabbine, yani onların kulluğuna da tercümandır insan. “Allah’ım ben tüm varlıkların senin birliğine şahitlik yaptığına şahidim”
Bundan da önemlisi insanın bizzat kendisinden Allah'a yol bulmasıdır. “Biz onlara hem ufuklarda hem de kendi nefislerinde delillerimizi göstereceğiz ki, Kur'ân'ın hak olduğu kendilerine açıkça belli olsun...” (Fussilet/53) Her zerresi Allah diyor insanın, haykırıyor. Ahh insan kendine bir yönelse! İşte o zaman Allah'ı tam da yanı başında görecek. “...Sonunda Allah’ı yanında bulur, O da eksiksiz olarak hesabını görüverir...”(Nur/39)
Değer verdiğin, uğruna onca çabalar gösterdiğin, olmazsa olmaz dediğin nice sevgilerin, sevgililerin aslında yok olduğunu anlayacaksın bir gün. Keşke bunu hesap gelmeden önce yapabilsen de şu pişmanlığı yaşamasan. İşte o zaman onlar seni terk etmeden sen onları terk edecek ve böylece bütün bağlarından bütün kayıtlarından kurtulacaksın. O zaman eyvah diyeceksin! Ne yaptım, gerçek sevgi, gerçek sevgili dururken ne yaptım ben. Yanlış sularda yüzdüm. Kimi, Kimleri memnun etmeye çalıştım. Memnun edilecek tek zat, tek sevgili, sevilecek tek o varken bölündüm, parçaladım kendimi. Tıpkı bir müşrik gibi.
Ağır mı geldi bu söz nedir?.. Evet evet hemde çok ağır...
Ama düşün bir, hiç gerçek payı yok mu sence? Tek başına huzura gitmeyecek misin? “Onlar(ın her biri) kıyamet günü O’na tek başına gelecektir.” (Meryem/95)
Hz. İbrahim'e öyle demek istemedi mi Rabbİ, İsmail’ini kesmesini isterken? Teslim olmuş bir ailesi, evlatları varken O, hepsini terk ederek selim bir kalple çıkmadı mı rabbinin huzuruna? “Sizi terk ederek rabbime gidiyorum, O beni doğruya iletecektir.”(Saffat/99) (Nitekim Rabbine temiz bir kalp ile geldi.”(Saffat/84) Dikkat et! Hz. İbrahim, dünyada başarmıştı bunu. Bizim için de geçerli olmayacak mı bu durum? “Ancak Allah’a arınmış bir kalp ile gelen kurtulacaktır.” (Şura/89) Unutma bu dünyada kalbini masivadan arındırmayanlar selim kalp sahipleri değildir.
Rabbinle arandaki bütün bağları kes, çıkar hayatından, çünkü zaten yoklar onlar. Hepsinden kurtulup Allah'a yol bulup yücelmen için serpiştiler hayatına sadece. Kimi seni doğurdu, kimini sen doğurdun, kimisiyle aynı rahmi paylaştın işte hepsi bu! Bağların tamamını Allah koydu. Öyleyse bütün bu bağları sadece onun için kesip atmadıkça muvahhit olamayacağını, hürleşmeyeceğini anla? Belki de biliyorsun da, yapmak ağır geliyor, kaçıyorsun bundan. Kes o bağları hürleş, hafifle. Tüm yüklerinden, dertlerinden kurtul. O zaman Allah'tan başka her şey önemini yitirecek. Önem verdiğin önemli zannettiğini her şeyin ne kadar önemsiz olduğunu anlayacak, hayıflanacaksın tekrar tekrar. Ömür denen bu yolculuğun bir yerlerinde bu hakikati keşfedeceksin. İşte o andan itibaren bu hakikate yapış, izin verme elinden kayıp gitmesine, hürleşmeye ve tam bir hür gibi yaşamaya gayret et. Hürriyet tüm kayıtlardan kurtulmaktır zira. Hakikatle arandaki tüm perdeleri yırtmak tüm zincirleri kırmaktır hürriyet. Kul olmak bundan başka bir şey midir acaba? Kalbinde saltanat sürenlerin seni esir almasından azade olup tek efendiye sığınmak. Aksi halde dıştan muvahhit ama gerçekte müşrik olmaktan kurtulamazsın, ve hep huzursuz olursun derinliklerde. Kendinle barışamazsın bir türlü. Dinlemeyi dene kalbinin derinliklerini, göreceksin ki o da sana bu hakikati haykıracaktır.
Sevgisiz kalmaktan, terkedilmekten, yalnız kalmaktan korkma! Dinle bak Rabbin sana ne söz veriyor:
“İman edip salih amel işleyenlere gelince, Rahmân onlar için bir sevgi var edecektir.” (Meryem/96)