İnsan yaşama sevgisini kattığı zaman yaşamın kendisi de insanı sever ve birlikte yeni yolculuklara çıkabileceğini yaşam kalitesini artırarak gösterir. Beraber aşılan engebeler birer anıya ve anlatılacak bir maziye dönüşür. Yaşanılan sevinçler ise insanların bir dahaki adıma daha kararlı geçmesini ve adımı kararlı atmasın sağlar ama her iki yaklaşımdan da dersler çıkararak ilerler. Uzun günler ve uzun yürüyüşler üretkenliğe davetiye çıkarıldığı bakış tarzları içinden kendimize yakışanı alıp kendimizle beraber yaşamasının yollarını üretiriz. Ve artık bizim düşüncelerimiz bütün dünyaya açılmış olur ki buda bütün dünyanın senin güzel düşüncelerinden faydalanma imkânı ortaya çıkar. Bu kadar güzel şeylerin üretildiği insan yaşamı aslında bu kadar da ahım şahım uzun değildir ki güzellikleri yaşamaya harcaması gereken zamanlarını kavgaya ve ayrılıklara harcıyor buda insanoğlunun en büyük handikaplarından olsa gerek.
Gitmekteki istekli oluşuna iradeyi sana bırakıyorum. Kimliksizler grubunda değilsen git gidebildiğin kadar ve dönüşte hangi galaksiden, hangi katmandan ne emare getirirsen getir, dolu dolu gelmeyi unutma çünkü beklentim yüksek ve rüsva etme ne olur. Geçmiş başlıklı listede sana dair açılan sütunların sen renginde görünmesi ve kokması için kendi doğalını geride bırak yeter. Kendine ait olmayan doğal görüntülerin geçmiş olarak yaşanmasına zaman ve zemin hazırlamak ise yetersizliklere yeni yetersizlikler ekler. Dramatik tablolara bir yenisini eklemek için sözlerden çok yaşama dair emarelerle ortaya çıkmak ve söylenilen güzellikleri yaşatmak gerekir ki insanın yüzüne kapanan, insanın yüzüne çarpan kapıların ikiyüzlülük suçlamasıyla karşılaşmasın. Bir tehlikeyle karşılaştığımızda ya kaçarız ya da tedbir alırız ki bize zarar vermesin veya etrafta zarar unsuru olarak yaşamasın. Gerçek ilişkilerin yaşaması için çıkardan ve egodan uzak olması gerekir ki insanların talepleri ve beklentileri kendi mecrasında cevap bulsun ve yaşanılacak ortamların çokluğuna vesile olunsun. Doğru ve yanlışların ötesinde bir yerde bize ayrılan bir şeyler varsa ve onlara ulaşmak için aralıksız emeğin serf edilişini sürdürmemiz gerekir ki yaşama rengimiz yansısın. Bir akarsu da görünüp sele kapılan gidişattan daha ziyade akarsu yatağı olup suya rengini vermekteki amacımız bizi akıp gitmekteki su niyetine kullanılmak istensek bile dere yatağına armağan olarak bıraktığımız rengimiz ve kokumuz olsun.
Ben git demeden gittin ve gel demeden geldin sen hangi zamanın hangi evresinde yaşıyorsun ve hangi dev dalga seni götürüp getirebiliyor böyle? Sanki gidişlerin seferlere çıkıyormuşsun ve dönüşlerin can kurtarmaya dair telaş ile önüne kattığı bütün farklılıkları getirerek yeni bir kültür oluşumu için yeni medeniyetlerin yeşermesine yerleşmesine izin veriyorsun. Bilinene bütün tekniklerin atıl duruma düştüğü dünyanın sonu dendiği devasa alt üst oluşları yaşatırcasına kendini dayatan ve kendinden emin yaklaşımların bir daha seni eşsiz kıldığını belirtirsem biraz daha kalmak için beni benden alıp gezdirir misin? Ya da ben yoluma devam etsem de senin benim gidişlerimden ve geride bıraktığım mirasımdan faydalanma imkânın vardır deyip kendi kararında ısrar mı edeceksin? Söylenecek bunca şeyin arasından ben gidiyoruma ibreyi takman bir hayli manidar ve benim oturup üzerinde biraz daha düşünmeme sebep malzeme ortaya çıkarıyor. Senin dokunduğun yerler ve şeyler değişirken senin düşünen düşünlerinde değişmeye başladığını sen gitmeden önce sana hatırlatırım ki dönüşün erken olsun veya gidişin yalnız olmasın. Bitti