Bugün büyük depremin yıldönümü…
Acıları henüz yüreğimizde olan depremin yaraları sarılmaya devam ediyor.
Peki o günden bugüne ne yaptık, nasıl geçti 1 yıl?
Zihinler de değişti mi? Kim olursa olsun aynının tekrarı bakış açılarındn bir şeyler değişti mi?
Lafla değil, icraatla, bilim ile akıl ile teknolojiyi öne alan bir akıl ncelendi mi o günden bugün?
Sadece depremin değil, prosedürlerden, uygulama ve denetimlerden kaynaklı hataların daha çok öne çıktığı yanlışların da neden olduğu ölümlerden kaynaklı genel bakış açısının değişmezi lazım.
Değiştirdik mi?
Tribüne oynayan akılla kısmen değiştirdik. Topyekün hatlar olduğu yerde duruyor.
Depremin yarattığı büyük yıkımla tek değil, toplumsal olarak da yıkıldık.
Bu süreçte beni tek sevindiren şey insani reflekslerden kaynaklı tepkilerdi.
Toplumsal dayanışma, yardımlaşma elden geldiği kadar yapıldı.
Ancak devamında gelmesi gereken böylesi yıkımlarda tahribatı en aza indirecek büyük değişim ve yaşam kuralları olduğu yerde duruyor.
Ben şahsen bir reform, devrim niteliğinde değişimler bekliyordum. Ancak böyle bir dönüşüm, değişim yaşamadık.
Büyük yıkım içinde birilerinin üzerine toz kondurmama telaşı hala var ve hala devam ediyor.
En büyük erdem yanlışı görüp kabul etmek, yanlıştan ders çıkaracak dönüşümü hem bireysel hem de kurumsal iradede geliştirmek…
Bahaneler, mazeretler, gerekçelerle kendini temize çıkarmaya çalışmak boşianlamsız bir kısırdöngüden başka bir şey değil.
Hiç unutmuyorum 99 depremine atıfta bulunulark şöyle bir anektod paylaşılmıştı ve mealen kısaca şöyleydi: Bir Veli Göçer bulmuş, bütün sorumluluğu ona yükleyip kurtulmuştuk. Bu sefer öyle olmasın. Müteahhitlerden tabii ki hesap sorulsun. Ama bu müteahhitlere izin veren yerel yönetimlerden, onay veren mühendis odalarından, denetim yapmayan belediyelerden de hesap sorulsun.
Soruldu mu? Hayır…
Tam anlamıyla hem toplumsal hem de kurumsal anlamda dönüşümler sağlandı mı? Hayır.
Her tarafta sorumlu olan yerelden, merkezi yönetimlere kadar herkes kendi üzerine toz kondurmamak telaşında ve bu telaş yerel seçimlere sayılı günler kala hoyratça kullanılıyor.