Kahramanmaraş merkezli depremlerde Diyarbakır’da 6 bina yıkıldı. Daha sonra yapılan çalışmalar sonucu kent genelinde 5 bin 459 ağır hasarlı bina tespit edildive kısa zaman içinde yıkım süreci başlatıldı. Bugüne kadar sanırım yarısından fazlası yıkıldı.
Ancak bu yıkımlarda dikkatimi çeken “Bina yıkılırken çöktü” başlıklı haberler.
Basına yansıyanlar içinde gördüklerim çöken binaların sanki bilinçli bir şekilde böyle yıkıldığı algısı bende oluştu.
Son olarak sözüm ona “kontrollü şekilde yıkılan biri Sur’da 5 katlı, diğeri Bağlar’da 9 katlı olmak üzere 2 bina çöktü.
Sur’daki’nin görüntüsü yok.
Bağlar Mevlana Halit Mahallesi'ndeki 9 katlı binanın kontrollü yıkımı sırasında 5’nci kattaki bölümün ana kolonlarına kepçe ile üst üste vuruluyor. Haliyle binada üstteki 4 katın ağırlığına dayanamayarak yıkılıyor.
Ya biz yanlış isimlendiriyoruz ya da isimlendirileni yanlış anlıyoruz.
Mühendislik olarak isimlendirme “Kontrollü bina yıkım ya da güvenli çökertme yıkımı”
Tarifi ise şöyle: Çöken malzemenin içine düşeceği yeterli boş alan yaratılarak (Bu alan çöken malzemeyi içerebilecek kadar geniş olmalıdır) ve çevredeki binalara mesafesi ile yapısal sistemleri (kolon, kiriş vs ) hesaplanarak yapılan yıkma işlemidir.
Böylesi durumlarda (umarız bir daha yaşanmaz) zamandan kazanmak için yapılan kontrollü yıkımlar yapılıyor. Yıkımlarda göze çarpan en kötü şey yıkım sırasında çevreye yayılan toz ve cep telefonlarıyla çekim yapmaya çalışanlar.
Şimdiye kadar ölümlü ve yaralanmalı durumların yaşanmamış olması bu durumda sanırım cahil şansı olsa gerek.