Geçen haftaki yazımızda iftiraya uğrayan eşlerin takınacakları tavrı Hz. Aişe ve sevgili Peygamberimizin örnekliğinde incelemiştik. Bu hafta ise olayla ilgisi olmayan, böyle bir dedikodunun ulaştığı toplumun diğer üyelerinin takınacakları tavrı söz konusu edelim. Medine dedikodularla çalkalanırken Rabbimiz müdahale etmek için bir ay beklemiş, Müslümanların acı bir tecrübe ile yaptıkları yanlışların neye mal olacağını iyice kavramalarını sağlayarak indirdiği ayetlerle, doğru davranış şeklini ortaya koymuştur.
Münafıkların başı olarak ünlenen Abdullah b. Übey, Safvân b. Muattal’ın Hz. Aişenin devesinin yularını tutmuş bir halde geldiğini görünce aradığı fırsatı eline geçirmiş olmanın sevinciyle “Vallahi! Ne o ondan ne de o diğerinden kurtulur. Peygamberinizin ailesi, bir adamla gecelemiş, sonra da o adam devesinin yularından tutup yanınıza gelmiş.” Diyerek dedikodu ateşini fitillemiştir.
Münafıklar çok çeşitli tuzaklarla İslam toplumunu hedef almışlardır. İFK hadisesinde ise Abdullah b. Übey liderliğinde Hz. Âişe’ye iftira atmışlar ve bunu yaymışlardır. Münafıkların yaptığı bu davranışlar anlaşılır bir şeydir. Çünkü münafıkların hiçbir değer tanımadan her durumu kullanarak İslam’a zarar vermek ve toplumu bir birine düşürmek hedefinde oldukları açıktır. Bu sinsi tehlikenin önemine binaen yüce Rabbimiz Müslümanları uyarmış birçok ayetle niyetlerini ve kurabilecekleri tuzakları deşifre etmiştir. Ancak asıl dikkat çekilmek istenen nokta Müslümanların bu ve benzeri durumlarda takındıkları yanlış tavrırları söz konusu etmek, Rahman olan Allah’ın uyarıları doğrultusunda doğru davranış sergilemelerini sağlayarak toplumun sağlamlaştırmaktır.
İFK hadisesi, Rasulullah ve Müslümanların karşılaştıkları mücadele ve zorlukların en çetin olanlardan biriydi. İnsanlar böyle olağanüstü durumlarda ve yoğun duyguların etkisi altındayken normalde yapmayacağı şeyleri yapabilir ya da söyleyebilir. Dolayısı ile Müslümanlar ilk defa karşılaştıkları böyle bir durumda bir Müslümana yakışmayacak davranışlarda bulunmuşlar, dedikodunun bir parçası olacak kadar çokça hata yapmışlar, münafıkların amaçlarının gerçekleşmesine alet olmuşlardır.
İslam, sağlıklı bir fert oluşturma gayesi kadar sağlıklı bir toplum oluşturmayı da hedefler. Yüce kitabımızda insan, Allah tarafından üflenen ruh ile ilahi cevher sahibi, eşrefi mahlukat, halife, mükerrem varlık... Olarak vasıflanmıştır. Dolayısı ile insanların namus, şeref ve haysiyetleri dokunulmazdır. Nitekim, Hz. Peygamber Müslümanı, "insanların, dilinden ve elinden zarar görmediği kimse" diye tarif etmiştir.
Bundan dolayıdır ki iffetli bir kadına zina isnad etmek dünyada ve ahirette Ianete uğrama sebebidir. Böyle bir iddiada bulunupta bunu, dört şahitle ispat edemeyenlere ceza olarak seksen değnek vurulacağı, şahitliklerinin ebediyyen kabul olunmayacağı ve böylelerinin hak yoldan çıkmış kimseler olacağı ifade edilir. Bu ve benzeri tedbirlerle Rabbimiz hem insan onuruna saygıyı hem de toplumun manevi değerlerini korumayı hedeflemiştir. Çünkü Ahlak kalesi de tıpkı askeri kale gibi sağlam olmadıkça toplumun sağlam durması mümkün değildir.
Müslümanları güç ve bilgi ile alt edemeyeceğini anlayan düşman tarihin her döneminde sinsi ve kirli planlarını devreye koymuş, toplumu içerden çürütüp yok edecek şekilde ahlaksızlığı yaymaya çalışmıştır. Ancak İslam toplumu ahlaki açıdan sağlam olduğu ve kötü niyetli gruhun oyunlarına karşı uyanık olduğu zaman başarılı olmaları mümkün olmamıştır. Bu gerçekten hareketle toplumun her türlü ahlaki zaaftan korunarak çelik gibi sağlam olması için Yüce Rabbimiz meydana gelen bu olay üzerinden genç İslam devletinin bu tür saldırılara karşı tecrübe kazanmasını murat etmiş, indirdiği ayetlerle kıyamete kadar gelecek olan tüm insanlığa, sadece ahlaklı olmanın yetmeyeceğini gösterirken aynı zamanda ahlaksızlığı ve fuhşiyatı yaymaya çalışanlara karşı takınılacak tavrı da belirlemiştir.
İfk hadisesi ile ilgili ayetlere baktığımız zaman toplumun sosyolojik ve psikolojik alt yapısının ortaya konduğunu görebiliriz. Müslümanlardan bazıları konunun önemini kavrayamamış, iddiaları dillerine dolamış ve kaosun büyümesine neden olmuşlardır. Oysa bu hadise sadece iftiraya uğrayanları ve yakınlarını ilgilendiren basit bir olay değildi. Bu iftira, İslama yönelik bir saldırı idi. Bu yüzden Allah, bu iftira hakkında hüküm vermek, düzenlenen tuzağı bozmak ve bütün bu yaşananların arkasındaki hikmetleri bildirmek için bir dizi ayet indirmiştir. İfk olayıyla ilgili Kur’an’da geçen âyetlerden yola çıkarak Yüce Rabbimizin yeni oluşan İslam toplumunu nasıl bir eğitime tabi tuttuğuna ve çıkarmamız gereken derslere göz atalım. Zira ahlaki çöküşün yaşandığı günümüz toplumunda Rabbimizin bu tavsiyelerine her zamankinden çok daha fazla ihtiyaç olduğu aşikardır. Söz konusu ayetler Nur Suresinde (11-20. Ayetler) geçmektedir:
11. O ağır iftirayı uyduranlar, sizin içinizden bir güruhtur. Bu iftirayı kendiniz için kötü bir şey sanmayın. Aksine o sizin için bir hayırdır. Onlardan her biri için, işledikleri günahın cezası vardır. İçlerinden (elebaşılık ederek) o günahın büyüğünü üstlenen için ise ağır bir azap vardır.
12. Bu iftirayı işittiğiniz zaman, iman eden erkek ve kadınlar, kendileri hakkında iyi zan besleyip de, "Bu, apaçık bir iftiradır" deselerdi ya!
13. Onlar (iftiracılar) bu iddialarına dair dört şahit getirselerdi ya! Mademki şahit getirmediler; işte onlar Allah yanında yalancıların ta kendileridir.
14. Eğer size dünya ve ahirette Allah'ın lütfu ve rahmeti olmasaydı, içine daldığınız bu iftiradan dolayı size mutlaka büyük bir azap dokunurdu!
15. Hani o iftirayı dilden dile dolaştırıyor; hakkında hiçbir bilginiz olmayan şeyleri ağzınıza alıp söylüyor ve bunu önemsiz bir iş sanıyordunuz. Hâlbuki bu, Allah katında büyük bir günahtır.
16. Bu iftirayı işittiğiniz vakit, "Böyle sözleri ağzımıza almamız bize yaraşmaz. Seni eksikliklerden uzak tutarız Allah'ım! Bu, çok büyük bir iftiradır" deseydiniz ya!
17. Eğer inanıyorsanız, bu gibi şeylere bir daha ebediyyen dönmemeniz için Allah size öğüt veriyor.
18. Allah, size âyetleri açıklıyor. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
19. İnananların arasında hâsızlığın yayılmasını arzu eden kimseler var ya; onlar için dünya ve ahirette elem dolu bir azap vardır. Allah bilir, siz bilmezsiniz.
20. Allah’ın lütfu ve rahmeti sizin üzerinize olmasaydı ve Allah çok esirgeyici ve çok merhametli olmasaydı, hâliniz nice olurdu?
“O ağır iftirayı uyduranlar, sizin içinizden bir güruhtur” Bu olayı gerçekleştirenler elbette ki bir veya birkaç kişi değildi. Onlar, aynı amaç etrafında toplanmış bir gruptur. Günümüzde ahlaksızlığı yayanlar küresel bir gruhtur. LGBT oyunları ile, çıplaklık ve fuhşiyatı yayarak, aileyi parçalayarak toplumu ifsat etmektedirler. Toplumun büyük kısmı bu küresel oyunun farkında değildir. dolayısı ile söz ve davranışları ile bu büyük ve çirkin oyuna alet olmakta farkına varmadan zehiri bal diye yudumlamaktadırlar.
Ayet-i Kerimede geçen “ahlâksızlığın yaygınlaşması” ifadesi, hem ahlâka mugayir davranışları hem de bunların dedikodusunun yapılması suretiyle gündem oluşturulmasını kapsamaktadır. Birçok kötülük, bu tür davranışlara karşı zamanında ve yeterli tepki gösterilmemesi sebebiyle yayılmakta ve zamanla yerleşmektedir. Faziletli bir toplulukta ancak erdeme uygun davranışlar konuşulur, ve taktir edilir. Fuhşiyat ve kötü davranışlar ise ıslah çarelerini araştırmak ve yalnızca gerektiği kadar dile getirilir. Erdemli bir toplumun oluşmasının yolu ancak toplumun büyük kesiminin erdemli davranışlar sergilemesi ve yanısıra kötülüklere engel olmasıyla mümkündür. Şunu da unutmamalıdır ki toplumun bu şekilde reaksiyon göstermesi ancak manevi eğitimle mümkündür.
Yüce Rabbimiz "Bu apaçık bir iftiradır demeniz gerekmez miydi?" cümlesi ile Hz. Aişe'yi temize çıkaran ayetlerin nüzulünden evvel Ebu Eyyub el-Ensari ve zevcesi Ümmü Eyyub'un konuya yaklaşımına işaret etmiştir. Ümmü Eyyub kocasına "Aişe hakkında neler söylendiğini duydun mu?" dediğinde, "Evet duydum, fakat hepsi yalandır, iftiradır, uydurma şeylerdir" cevabını vermişti.
Şüphesiz ki Müslüman toplumun inşasında önemli bir köşetaşı oluşturan ifk hadisesinden, sayfalar dolusu dersler çıkarmamız mümkündür ve bu dersleri çıkarmamız da şarttır. Rabbimizin gönderdiği bu ayetlerden çıkarılacak diğer dersleri siz sevgili okurlarıma bırakarak, sonuç olarak şunları söylemekle yetineceğim. O günün münafık ve oyun kurucularının maskelerinin düştüğü gibi bu günün, “nesli ve ekini bozmak” isteyen ahlak düşmanlarının da maskelerinin düşmesi yakındır. Lakin Müslümanların bu insanlık düşmanlarına karşı uyanık olmaları, Rablerinin şefkat dolu sözlerine kulak vermeleri ve bu doğrultuda kendilerini ve toplumu uyarıp inşa etmeleri şarttır.