“Allah’ın güzel bir söze nasıl bir misal getirdiğini görmez misin? (güzel bir söz), kökü sağlam, dalları göğe yükselen bir ağaç gibidir. Bu ağaç Rabbinin izniyle her zaman meyvesini verir. Öğüt alsınlar diye Allah insanlara misaller getirir. Kötü bir sözün durumu da; yerden koparılmış, ayakta durma imkânı olmayan kötü bir ağacın durumu gibidir. Allah iman edenleri hem dünya hayatında hem de ahirette sağlam bir sözle sağlamlaştırır, zalimleri ise saptırır ve Allah dilediğini yapar.” [1]
Allah Teâlâ’nın bir anlatım metodu olarak kullandığı temsillerden muhteşem bir örnek. Zaman zaman insanın hallerini doğa ile özdeşleştirerek anlatır bize Yüce Rabbimiz. Böylece hem bizi derin bir tefekküre sevk eder hem de tabiatla bütünleştirerek aramızdaki müthiş uyumu ince ince anlatır. Öyle ki kitaplar dolusu bilgiyi iki cümlede özetler, bu ayetlerde de ifade edildiği gibi. İnsanın ağzından çıkan güzel kelimeler “Kökü sağlam” yani toprağa saçakları ile tam manası ile tutunmuş, saçakları toprağın derinliklerine uzanmış dolayısı ile gövdesi, dalları ve yaprakları besinsiz kalmayan bir ağaç gibidir. O sağlam ağaç söz ise insanın vücudu toprak olmalı, kalp olmalı. Yani söz insanın kalbinden hatta tüm hücrelerinden çıkmalı, beyninden, vicdanının derinliklerinden… Sadece dilden ve boğazdan değil. Bildiğimiz gibi toprak can bulmak için suya ihtiyaç duyar. İnsanın can suyu vahiyden başka ne ola ki. Öyle ya kupkuru toprak gökten yağan yağmur suyu ile hayat bulduğu gibi insan bedeni, özellikle de kalbi göklerden gelen haberlerle hayat ve canlılık buluyor, ölümsüzleşiyor. “Dalları göğe yükselmiş” ifadesi vahyi çağrıştırıyor ilk okuyuşta. Dalları göğe yükselen bir ağaç ellerini rabbine açmış bir mü’mini andırıyor adeta. “bu ağaç Rabbinin izniyle her zaman meyvesini verir” Allahtan gelen bu enerji, kişinin kendisi için hayat kaynağı olduğu gibi başkaları için de enerji olur. Vahiy bilgisi ile ta kalbinin derinliklerinden gönül dili ile konuşan insanın kelimeleri ölümsüzleşir, zira ölümsüz olandan kaynağını almıştır, o gün etkili olmasa bile. Tıpkı bir tohum gibidir o sözler toprağa gömülen ve yeşereceği günü bekleyen... Çünkü Allah adına ve Allah aşkına gönülden çıkmış bir sözün gideceği yer bir başka gönül olabilir ancak ve gönüle giren bir söz mutlaka orada yeşermeyi bekler. “Rabbinin izniyle her zaman meyvesini verir” kendisi vahiyden beslendiği için başkalarına da fayda verir. Vahiyden beslenen kişi meyvesiz bir ağaç gibi değildir tam aksine her mevsim meyveye duran bir ağaç gibidir. Gücünü hakikatten aldığı için sözleri etkilidir, etkisi sürekli ve kalıcıdır.
“Kötü bir sözün durumu da yerden koparılmış ayakta durma imkânı olmayan kötü bir ağaç gibidir” yani olması gerektiği gibi değil, olması gereken yerde değil, dollayısı ile tabiatını kaybetmiş. “ kötü ağaç” yani ağaç ama ağaç olmaktan çıkmış, ağaçlık vazifesi yapmıyor. Toprakla ilişkisini kesmiş dolayısı ile besin kanallarını koparmış kendisi beslenemediği gibi hiç kimseye de faydası dokunamaz artık. Bu olsa olsa odun olabilir ateşe yakıt. Hakikate dayanmayan, vahiyle beslenmeyen bir sözün etki alanı ne kadar olabilir ki. Üstelik tüm evren nefretle karşılar ve reddeder. Bu dünyada da öte dünyada faydasız. Faydasız olan ise ancak zarardır.
“Allah iman edenleri hem dünya hayatında hem de ahirette sağlam bir söz ile sağlamlaştırır.” tevhidin dünyada ve ahirette getirileri başka nasıl ifade edilebilir ki!
“Kökü sağlam bir ağaç” ve “sağlam söz” sağa sola yalpalamayan, insanlık var olduğundan beri varlık sahasına giren, öyleki evrendeki tüm sistem mü’minin bu şehadetine eşlik etmektedir.
[1] İbrahim, 14: 24-27