Tam dokuz aylık uzak bir yolculuktan sonra karşıladı bizi Receb-i Şerif. Üzerimizde, yol yorgunlukları, günah kirleri ve tozları, dünyevilikler, kalp rahatsızlıkları, krizlerle karşıladık onu.
Lakin o, her zamanki gibi şefkatle, gel dedi, benim manevi iklimimde bol bol yıkan, paklan tertemiz ol. Daha zaman var seni yıkayıp paklamaya. Üstelik iki de kandil var bende, ışıltılarıyla beni sana haykırsınlar benden gafil olmayasın, diye. Birini geride bıraksan da, 27. gecemdeki miraçla perdeler şeffaflaşacak, melekut alemine merdiven dayayacak, miracını yaşayacaksın belki de...
Ben öyle bir ayım ki, sen Ramazan'a tedbirsiz ve hazırlıksız yakalanmayasın, yorgunluklarının bir kısmını bende bırakasın diye, seni bekliyorum yol üstünde. Kocaman ve ışıltılı bir işaret levhası gibiyim. Haram ay diye nitelendirdi beni Rabbim, içinde savaşın yasaklandığı. Anlayacağınız, hürmetliyim, saygı gösterilmesi gereken, Allah'ın şeairlerindenim, sembolüm yani. Barış ve esenlik aylarından biriyim. Diğer üç kardeşimden ayırdı beni Rabbim. Getirdi, on bir ayın sultanı Ramazan'a komşu yaptı. Sırf sen Ramazan'a varmadan ben seni karşılayayım ki, barış ve esenliğimden nasiplenesin, kurumuş kalbini vahiy yağmuruyla bende yıkamaya başlayasın da Ramazan'a daha dingin girebilesin...
Savaş bende haram kılındı hürmetimden dolayı. Ama bu savaşları kavimlerin ve kişilerin birbirlerine saldırısından ibaret sanma. Büyük savaş senin içinde devam ediyor. Kalbin Paramparça; kendinle, nefsinle olan savaşın bitmedi henüz, huzura eremedin. Kalbinle aklın, iç aleminle dış alemin hiç barışmadı. Nifak tohumları devam ediyor derinliklerinde, sen fark etmesende. Bu gidişle yolculuğun boyunca da devam edecek gibi. Kirlerinin bir kısmını bende atasın istedi Rabbin, böylece kardeşim Şaban'a daha temizlenerek çıkasın, kalan kısmını da Şaban’da bırakıp Ramazan'a hazır olasın.
Dedim ya ben Haram ayım ne de olsa, savaşın haram olduğu ay, o halde dinle kendini bende, Kulak ver kalbine. Tanımaya çalış, kendindeki çelişkileri, savaşları. Ayine yap beni kendine, gör ve gardını al. Bir yanda ahireti Allah'ı, Rasulü isteyen, ona iştiyak ve ihtiyaç duyan ruhun, diğer yanda dünyayı, mataı, rahatı, tembelliği, dünya lezzetlerine saplanıp kalmayı, seni dünyaya mahkum etmeyi isteyen nefsin. Bu ikisi arasında sürekli bir çatışmanın ortasındasın. Çok çetin bir savaştasın. Belki farkındasın bu savaşın ama, çoğu zaman unutuyorsun, unutturuyor sana nefsin. Ruhun yorgun düşünce... Yenilmeye yüz tutunca... İşte ben sana hatırlatmaya geliyorum nefsinle olan bu savaşı her sene yeniden... Kurak ruhunu sulamaya, uyandırmaya uyuduğun uykudan, Rabbinin hususi ikramlarını sunmaya, seni kendinle barıştırmaya geliyorum. Sükûnet ve huzur vermeye...
Hazırlan Ramazan’a demeye...