Anlam arayışından kastedilen; hayatın yaşanmaya değer olup olmadığı, hayatın insanın yaratılış amacına uygun olarak yaşanıp yaşanmadığı, insanın kendisine yüklenilen sorumluluğu yerine getirip getirmediği ve yüce amaçlar doğrultusunda hareket edip etmediği, yaşama amacının ne olduğu sorularına verilebilecek cevaplardır.
İnsanı diğer varlıklardan ayıran en önemli özelliklerden biri, amaç ve anlam boyutunun olmasıdır. Anlam boyutu insanın tüm fikri ve fiili hayatına yön vermektedir. Anlam arayışı insan için bir ihtiyaçtır. Kişi anlamsız bir dünyada yaşadığını düşündüğü an varoluşsal bir boşluğa düşmektedir. Düşmüş olduğu boşluk onu çeşitli hatalara iter. Gençlerin uyuşturucu, içki, kumar vs. kötü alışkanlıklara müptela olması, genellikle hayatı amaçsız ve anlamsız görmesinin sonucudur. Gençlik, insan ömrü dikkate alındığında anlam arayışının had safhada olduğu, gelgitlerin yaşandığı; duygusal, zihinsel ve bedensel potansiyelin zirvede olduğu, inandığı değerler uğruna her türlü fedakârlığın cesurca göğüslendiği ve bu değerler için bedel ödemekten çekinilmediği bir dönemdir. İnsan yaşlandıkça sahip olduğu hayat tarzı onu çepeçevre kuşatmaya başlar ve çoğunlukla onu değiştirme cesaretini yitirir. Hatta sahip olduğu düzeni değiştirmekten korkar. Belki de hayatı boyunca elde ettiği birikimleri, feda edeceği şeyleri arttıkça onları koruma içgüdüsü ile dünyaya daha fazla sarılır. Bu anlamda gencin feda edeceği birikimleri daha azdır ve dünyaya daha az bağlanmıştır. Buna duyguların zirvede yaşanması, bedensel ve düşünsel performansı da eklenince gençlik, müthiş bir güce dönüşür. Bundan dolayıdır ki bu dönemde otoritelere tavır alış ve başkaldırış daha fazla yaşanır, toplumun kabulleri sorgulanır, aile ve toplumla çatışmalar yaşanır. Bu durum bizlere gençlerin neden kötü emellere kurban edildiğinin cevabını da verecektir. Ayet-i Kerimedeki gençler vurgusu çok önemlidir. Bütün ideolojiler gençlere taliptir gençlerin enerjisinden faydalanmak ister, gençlik her ideoloji için gelecek demektir, zira gencin potansiyeli her öğreti için emellerini gerçekleştirme fırsatı sunar. Bu yüzden gençlerin potansiyeli kötü niyetli gruplar tarafından heder edilebilir.
Her dönem gençliği, doğası gereği sorgulama, var olan düzen hakkında düşünme ve eleştirme özelliğine sahiptir. Bu özelliklere akılcılığın yüceltilmesi! ve dijitalleşme ile beraber sosyal medyada farklı dini yorumlara kolayca ulaşmaları da eklenince günümüzde yaşayan gençlik, eski çağlara göre birkaç kat daha fazla anlam arayışına girmiş ve sahip olduğu dini sorgulama kapasitesi oldukça yükselmiştir. Hal böyle olunca dini buhranlarda buna paralel olarak artmıştır. Bu buhranlar, sağlam bir inanca sahip olan gençte yerini hakikat uğruna fedakârlık yapmaya, toplumu inşa etmek için çaba harcamaya bırakacaktır.
Her devirde birey ve toplum olarak inkârcılığın sonuçları son derece vahim olmuştur. Gerçek mabudu ile alakasını koparan insan, sonu gelmez sıkıntıların, belirsizliklerin ve ümitsizliklerin kucağına düşmektedir. Amaçlarını, hedeflerini, ihtiyaçlarını ve ihtiyaçlarının sınırını bilemeyen insanın dengeleri alt-üst olmakta, ölçü kaybolmaktadır. Sonuçta cinsel sapıklık, uyuşturucu bağımlılığı, şiddet, mal ve para hırsı ve bunların neticesinde ortaya çıkan haksızlıkların ardı arkası kesilmemektedir. İnsanların karşılaştıkları sıkıntı ve problemlerin boyutları, her zaman inkârcı düşüncelerle orantılı olmuştur. İnsanlığın pek çok sorunla karşı karşıya kalmasının gerisinde inkârcı dünya görüşlerinin payı büyüktür. Bu sebeple Müslüman gençlerin batının maddi refahına aldanarak ruhi buhran içindeki hayat tarzlarına hayran olmaları son derece tehlikelidir.
Gençlerin maddi refahı öncelememeleri ve batılı hayat tarzını sorgulamaksızın körü körüne taklit etmemesi için gerekli tedbirler alınmalıdır. Unutmamak gerekir ki her ne kadar bugünkü düzen özgürlük, hümanizm, insandaki sınırsız güç gibi gençlerin kulağına hoş gelen fikirleri empoze ediyorsa da asıl itibariyle bütün bunlar insanlığın dine karşı mesafeli olması için kullanılan argümanlardır ve tamamı dine karşı bir din oluşturma çabasının ürünüdür. Kur’an ışığında günümüz sorunlarını okumaz ve çözümler ortaya koyamaz isek Kur’an sadece ahiret ve sevap odaklı okunan bir metin olmanın ötesine gidemeyecektir. İçerisinde bulunan her cümlenin, her metnin muhatabın yaşadığı çağı imar etme ve o çağdaki İslam karşıtı düşüncelerle mücadele etme rolünü unutmamamız Kur'an'ın dinamikliği ve sorunlarımıza çözüm üretmesi açısında önem arz etmektedir.