Ben, ben olamazdım, sevemezdim, merhamet edemezdim, tevbe edemez, kendimi bulamazdım bu denli
Gecelerce göz yaşı dökmenin ne olduğunu bilemezdim
Dedim ya! Ben ben olmazdım, olamazdım
Bağrım yanmazdı bu derece, hoş görülü olamazdım
Gönlüm bir sünger gibi çekemezdi bunca acıyı
Anne olmasaydım eğer, Yakup olup ağlamazdım gecelerce ve gündüzlerce
İbrahim olamazdım bıçağı yavrusunun boğazına çalan
Gönlü boş kalan Musa’nın annesi olamazdım
Hele Meryem hiç olamazdım, yavrusunun onu temize çıkardığı. Minettar kalamazdım beni arındıran yayrularıma
Anne olmasaydım eğer ben, ben olamazdım
Duyamazdım, hissedemez, dokunamazdım, sevemez, merhamet edemezdim
Gecelerce ümmetine ağlayan Rauf’u hiç anlayamazdım mesela
Tevbe edemezdim belkide, keşfedemezdim kendimi böylece...
Çöllerdeki İsmaillerimi, kuyulardaki Yusuflarımı, bıçak altındaki İsmaillerimi, nazlı çiçeklerimi anlayamazdım bu derece
Çölde yapayalnız ve sancılar içerisinde peygamber doğuran Meryem’i
Evlatları için göz yaşı dökenleri hiç anlayamazdım
Ümmetin evlatlarına ümm olamazdım, ümmet olamaz, bütünleşemezdim insanlıkla
Yavruma dua et diye gözlerimin içine bakanları anlayamazdım hiç
Sevmese de biri beni, reddetse de, itse de onu sevmeye devam etmenin ne demek olduğunu kavrayamazdım
Zenginleşemezdim bu denli
Acı çekmenin de güzel olduğunu bilemezdim, insanlaşamazdım
Kendimle barışamaz, kendimi affedemez, değerimi keşfedemezdim
O yüce insanın, “bana kadın sevdirildi” deyişinin anlamını kavrayamaz, kadın olmanın değerini bilemezdim...
“Annelerin ayaklarının altındadır cennet” ne demektir bilemezdim...
Canım annemi affedemez, ona canım diyemez, barışamazdım onunla, göz göze gelmeyi, elini tutmayı, o eli öpmeyi istemezdim bir daha... Affetmenin gerçek manasını keşfedemezdim çünkü..
Anne olmasaydım eğer...