Yaşamın içeriğinde ne varsa osun
Kavganda ne varsa
Aşkında ne varsa osun
Sen seni görmek istiyorsan
aç bak bu defterlerin içindeki kendi yazılarına
Ve aynadan kendi gözlerine bakarak tekrar tekrar oku
içine siniyorsa sen osun
Vücudundaki titremeler seni nereye götürürse orada bulursun kendini
Hareketlerin tepinme düzeyine geldiğinde bir fotoğraf çek
Tepindiğin yerden üstüne dökülen döküntüler
dünyanın üzerinde tepinenlerin çatıdan döktükleri değil
Senin kendi artıkların unutma
Ben sana içerik anlatırken sen hala başka dalgadaysan
bu uyarıdan da ders almazsın
Ansızın bütün pencereler açılmazsa yüreğinde
Kendini elli bin pencereden görmezsen eleme niyetine
kendine yönelmezsen
Ayakların çamur içinde hala kendince kalkana sığınıyorsan
Daha da batırmak için evlilik kapıda
Bu süreçte halletmediysen döküntüleri daha sonra nasıl halledersin ki
Evlilik kaçış ve oyun oynama sürecine dönüşür
Çalışanlar zaten ifrit
Kendin tembel ve hantal
Ee o zaman kimi suçlamak lazım
Seni uyaran şiir desen zaten terörist,
peki söyle be azizim bu güzel kadını nasıl elde ettin
Hiç mi gözlerine bakmadı
Senin konuşmalarından salyanı görmedi mi?
Üstünde tepinirken onu da dünya sanıp horluğuna hiç mi ses çıkarmadı
Çıkarmadıysa
Sana höst demediyse
Sen bu kadını bırak o zaten ölü
sen bildiğin yoldan git
bu evlilik ise sen yeniden onunla evlenebilirsin